WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ANKARA 5. FIKRI VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESI

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/281 Esas - 2023/281
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/281 Esas
KARAR NO : 2023/281

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 01/08/2022
KARAR TARİHİ : 31/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/06/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı 01/08/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı şahsa ait ... sayılı “...” ibareli markanın tescil edilmek üzere ilanına davacının SMK m.6/3 hükmüne dayalı olarak dosyalamış olduğu itirazın diğer davalı ... tarafından nihai olarak reddedilmesinin haksız ve hukuka aykırı bir işlem olduğunu, zira davacının ... ... siciline kayıtlı olarak “...” işyeri unvanını uzun yıllardır kullandığını, davalı şahıs ile tanışıklığı olmamasına rağmen davalının davacı aleyhine ... esas no.lu dosya tahtında açtığı davadaki taleplerinin reddedildiğini, buna rağmen davalının haksız fiillerini devam ettirerek uyuşmazlık konusu olan “...” ve “... ...” unvanlarını 08.10.2021 tarihinde ... ... siciline kendi adına kaydettirdiğini, davacının bunun üzerine .... başvuruda bulunduğunu ve 05.10.2021 tarihinde davalıyı ... ’na şikayet ettiğini, davacının 1993 yılından bu yana alçı, alçıpan, kartonpiyer, tadilat, alçı, boya, anahtar teslimi inşaat işleri, plan, proje ve iç dekorasyon ve ..., ... üretimi ve baskı hizmetlerini içeren ticari faaliyetlerde bulunduğunu, “...” unvanını 2009 yılından bugüne kadar kesintisiz olarak bu ticari faaliyetlerinde, reklam ve tanıtımlarında ve sosyal medyada kullandığını, nitekim Google arama motorunda bu ibare yazıldığında reklamsız olarak ilk 300 sırada davacının görsel ve videolarının çıktığını, ayrıca ... alan adlarının ve e-posta hesaplarının davacıya ait olduğunu, davalı şahsın ... nezdinde dosyaladığı marka başvurularının, davacı aleyhine ikame ettiği davadan sonraki bir döneme rastlamasının davalının kötü niyetinin açık bir tezahürü olduğunu ileri sürerek, ... ...’nın dava konusu edilen 20.05.2022 tarihli ve ... sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı ... vekili 11/08/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu edilen markanın ... işlem dosyasına davacı tarafından, iddialarını ispatlar ve kendisinin önceye dayalı gerçek hak sahibi olduğunu gösterir, ibareyi ...’de bilinir hale getirdiğini ve ibare üzerinde ...’de bir hak elde ettiğini ispatlar yönde yeterli delilin sunulmadığını, dolayısıyla davacının “...” ibaresi üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu ispat edemediğini, her ne kadar davacının ... nezdinde sunduğu faturalarda “..." malının/hizmetinin satışının gerçekleşmiş olduğu görülse de, bu faturalarda ihtilaflı "..." ibaresinin, "..." tali unsuru ile bütün olarak, dava konusu edilen markanın başvuru tarihinden önce tescili talep edilen hizmetler üzerinde markasal kullanımının kanıtlanamadığını, zira bazı faturalarda "..." ibaresinin hiç bulunmadığını, bazı faturalarda ise "... " şeklinde "işletme adı" olarak kullanıldığını, önceki tarihli faturalarda ise davacının adının ve "..." ibaresinin kullanıldığını, yani bu faturaların hiçbirinde uyuşmazlık konusu edilen “...” ibaresinin markasal hüviyette kullanımının gerçekleşmemiş olduğunu, sunulan sosyal medya ve ofis görüntülerinin de başvuru tarihinden önce fasılasız kullanımı yeter derecede ispatlar nitelikte olmadığını, halbuki eskiye dayalı kullanım gerekçesi çerçevesinde aranan markasal kullanımın, işletme adı ve ticaret unvanından farklı olarak markanın, firmanın sunduğu mal ve hizmetler bakımından ayırt edicilik yaratma maksadı ile kullanılması olduğunu, dolayısıyla davacının .... kayıtlarında geçen '..." ibaresinin markasal kullanım niteliğinde olmadığının kabulünün gerektiğini, davacının ... kararının iptali talepli davasında ... nezdinde sunmadığı delillere dayalı olarak bir hak iddia edemeyeceğini, bu nedenlerle davadaki taleplerin reddinin gerektiğini savunmuştur.
Davalı ... vekili 26/09/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalının “... ..." ismi ile ticari faaliyetlerini sürdürmekte olduğunu, bu ibareyi ... nezdinde ... sayı ile kendi adına marka olarak da tescil ettirmiş olduğunu, davacının “... isimli markayı davalının bilgisi ve muvafakati olmaksızın kullandığının tespiti üzerine davacı aleyhine 07.07.2020 tarihinde ... Esas no.lu dosya tahtında yargılaması süren bir dava açılmış olduğunu, bu davanın halihazırda istinaf incelemesi aşamasında olduğunu, huzurdaki davaya konu edilen "..." ibareli markanın başvurusunun davalı tarafından 27.08.2020 tarihinde dosyalanmış olduğunu, davacının davalı aleyhinde dosyaladığı suç duyurularının tamamında ... tarafından takipsizlik kararının verildiğini, davacının ... siciline kaydının 27.03.2020 tarihinde yapıldığını, davalının "....." markasının tescilinin dahi 24.05.2017 yılında gerçekleştiğini, yani davalının bu adla ticari faaliyet göstermesinin davacıdan önceki yıllara dayandığını, davacının ülkemizde "..." ibaresini tanınır hale getirdiğine dair de yeterli delil ortaya koyamadığını, bu nedenlerle davadaki taleplerin reddinin gerektiğini savunmuştur.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan ... kararının iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği ... sayılı ... kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait ... sayılı "..." ibareli marka başvurusu bakımından davacının gerçek hak sahipliğinin bulunup bulunmadığı, davalı şahsın marka tescil başvurusu esnasında kötü niyetli olup olmadığı, hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren .... Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik'in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın 27.08.2020 tarihinde ... sayılı "..." ibareli, 35 ve 40.sınıfta bulunan hizmetler için tescil başvurusunda bulunduğu, yapılan ilk incelemeler sonrasında başvurunun 28.12.2020 tarih ve 363 sayılı ...'nde yayınlandığı, davacı şahsın 31.12.2020 tarihinde 6769 sayılı SMK’nın m.6/3 ve m.6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, 01.03.2021 tarihinde ek belge sunduğu, davalı şahsın 20.02.2021 tarihinde itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi sunduğu, itirazların incelenmesi sonucunda ...'nca reddine karar verdiği, davacı yanın 17.07.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunduğu, akabinde 29.07.2021 tarihinde ek belge sunduğu, davalı yanın 29.08.2021 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, davacı yanın 10.09.2021 tarihli ek belge ibraz ettiği, davacı tarafından yapılan itirazı değerlendiren ...'nun 20.05.2022 tarih ... sayılı ... kararı ile; itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 30.05.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İlk olarak belirtilmelidir ki; ...'nin ve ...'nun yerleşmiş uygulamasına göre (...) ... kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (....) Eldeki talep de ... kararının iptali istemini barındırdığından ... karar tarihi olan 20.05.2022 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak ... kararının iptali istemi değerlendirilmiştir.
SMK m.6/3 hükmüne göre; Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
Marka başvurusunun bu sebeple reddi için marka başvurusundan önce ve markaya konu işaretin aynısı veya benzerinin yoğun ve sıkı kullanımı sonucu işarete belirli bir düzeyde ayırt edicilik kazandırılması gerekir. (...)
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacı şahsın, dava konusu edilen “...” ibaresini veya iltibas tehlikesi doğuracak derecede benzerini, ticari faaliyetlerinde önceki tarihlerden beri kullandığına dair ... marka işlem dosyasına sunduğu belgelerin incelenmesinden; davacının 2009 yılından beri ... ilçesinde sürdürdüğü inşaat ve iç dekorasyon faaliyetlerinde zaman zaman “...” tanıtma vasıtasını işyeri unvanı olarak, işyerindeki tabelalarda, sosyal medyada paylaştığı videolarda ve sosyal medya hesaplarının adı olarak kullandığı anlaşılmaktadır. Ancak; davacının gerçek hak sahipliğine gerekçe olarak gösterdiği bu kullanımların, SMK m. 6/3 hükmünde aranan “ciddi/yaygın kullanım” hususunu tevsik etmekten ziyade, bir markanın, daha da doğru bir ifadeyle bir tanıtma vasıtasının “mutad kullanımı”nı kanıtladığı düşünülmektedir. Zira;
Davacının sosyal medya hesapları incelendiğinde; davacının takipçi sayısının düşük seviyelerde kaldığı, paylaştığı ... videolarını izleyen kişilerin sayısının da 100’den az olduğu görüldüğünden, bu hesapların davacının ticari faaliyetlerinin yaygınlığını ve yoğunluğunu tevsik edebilecek nicelikten ve nitelikten uzak olduğu değerlendirilmektedir. Günümüzde, ticari faaliyette bulunsun bulunmasın herkesin sosyal medya hesabı olduğu/olabildiği gözetildiğinde, bir işletmenin sosyal medya kullanımının, özellikle de bu seviyede kaldığı zaman ve takdirde, mutad bir “markasal” kullanım olmaktan öteye gitmediği ve markaya yapılan yatırımı, markanın tanıtımı için harcanan emeği, markanın tescilli bir markanın önüne geçerek, istisnai bir korumadan faydalanarak, kullanım yoluyla hukuken korunması gereken ekonomik bir değer kazandığını tevsik edemediği değerlendirilmiştir.
Davacının sunmuş olduğu faturalarda “...” ibaresinin markasal hüviyette kullanımına dair bir emare bulunamamıştır. Hatta davacı tarafın 2016-2019 tarihlerinde kestiği faturalarından, söz konusu tarihlerde işletme adının “...” olduğu dahi netlikle anlaşılabilmektedir. Diğer faturalarda ise "..." tanıtma vasıtası markasal hüviyette değil, "işletme adı" olarak kullanılmıştır. Davacının söz konusu faturalara konu faaliyetlerinin “... satışı, montajı, kurulumu” olduğu görülebiliyor ise de, “...” hali hazırda yapılarda dekoratif amaçla kullanılan bir yapı elemanın cins ismi olduğundan, faturalara bu ürünün satışının konu edilmiş olması, bu kelime öbeğinin markasal hüviyette kullanıldığı anlamına gelmemektedir.
Ayrıca davacının, bir işletme açması için asgari gereklilikler olan bir takım vergi ve oda kayıtlarını gerçekleştirmiş olması, ancak ve sadece davacının ticari faaliyetlerine hangi tarihlerde başladığını tevsik edebilen nitelikte belge ve delillerdir; yoksa bu belgelerin de, davacının tescilsiz markasal kullanımlarının “yoğunluğu”nu ve “ciddiyetini” tevsik edebilen bir yönü bulunmamaktadır. Kaldı ki; bir tanıtma vasıtasının sırf işletme adı/unvanı şeklinde kullanımının markasal kullanım olarak da kabulü, marka hukukuna göre mümkün değildir.
Davacı, söz konusu ibareyi kesintisiz ve fasılasız olarak yıllardır ciddi/yoğun biçimde kullanıyorsa da, bu iddialar yani uyuşmazlık konusu işarete kullanım yoluyla hukuken korunması gereken bir ekonomik değer kazandırıldığı, marka işlem dosyasına sunulması gereken yeterli nitelikte/nicelikte/içerikte delil ile ispatlanmadığı müddetçe, davacının gerçek hak sahipliği iddiası da hukuki dayanaktan yoksun kalacaktır.
Sonuç olarak; marka işlem dosyasına davacının “...” tanıtma vasıtasını, markasal hüviyette ve SMK m.6/3 hükmünün gerektirdiği derecede yoğun ve yaygın kullandığını kanıtlayan yeterli nitelikte/nicelikte/içerikte delil sunulmamış olduğu ve bu markaya davacı adına hukuken korunması gereken ekonomik bir değer kazandırıldığının bu belgelerden anlaşılmadığı, dolayısıyla SMK m.6/3 hükmü koşulunun somut olayda gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (...,....)
Somut olayda yapılan incelemede; marka işlem dosyasına sunulan belgelere göre; davacının, dava konusu edilen markanın başvuru tarihi olan 27.08.2020 tarihinden önce, uyuşmazlık konusu olan “...” ibaresini ... videolarında, sosyal medya hesap isimlerinde, sosyal medyada paylaştığı görsellerde yer alan işyeri tabelalarında markasal hüviyette olmasa dahi tanıtma vasıtası olarak kullandığı, ayrıca yine bu markanın başvuru tarihinden önce, 27.03.2020 tarihinde bu ibareyi işyeri unvanının bir parçası olarak ...’na bildirdiği, ancak sunmuş olduğu faturalarda ve adına tahsisini aldığı alan adlarında bu ibarenin kullanımlarının dava konusu edilen markanın başvuru tarihinden sonraki tarihlere denk geldiği, davalının bu ibareyi ihtiva eden işyeri unvanını davacıdan daha önceki bir tarihte ...’na bildirdiği, ancak bu bildirimin de davacının ... ve sosyal medya kullanımlarından sonraki bir tarihe denk geldiği, davacı yanın, dava konusu marka bakımından gerçek hak sahibi olduğu iddiasını ispatlayamadığı, davalı şahsın davaya konu marka tescil başvurusunda bulunurken ticari dürüstülük kurallarına aykırı davrandığına yönelik marka işlem dosyası kapsamında yeterli nitelik ve nicelikte delil bulunmadığı, bu nedenle davalı şahsın kötü niyetli olduğu iddiasının ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL'nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL'nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 2.700,00 TL bilirkişi ücreti, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 310,00 TL posta-tebligat masrafı olmak üzere toplam 3.216,82 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı ... tarafından yapılan 11,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı ...'ya verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re'sen iadesine,
Dair, Davacı ..., Davalı Kurum vekilinin ve Davalı ... vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde .... Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.31/05/2023

Katip ...
E-imza

Hakim ...
E-imza

UYAP Entegrasyonu