WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ANKARA 5. FIKRI VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESI

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/276 Esas
KARAR NO : 2023/249

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali - Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 28/07/2022
KARAR TARİHİ : 15/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/05/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali - Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı-birleşen davacı vekili 28/07/2022 tarihli dava ve 08/08/2022 tarihli birleşen dava dilekçelerinde özetle; Müvekkili şirketin "..." ibareli ... sayılı markanın sahibi olduğu ve markanın 29, 35 ve 43. Sınıflarda tescilli olduğu, itiraza konu ... başvuru numaralı "... ... ..." ibareli markanın da 43. Sınıf için başvuruda bulunmuş olduğu, müvekkili şirketin restaurant işletmesine sahip olup gıda sektöründe hizmet vermekte olduğu, başvuru sahibinin ise .../dürüm işletmesine sahip olup yine gıda sektöründe hizmet vermekte olduğu, taraf markalarının da aynı sektörde hizmet verdiği aşikar olup, tüketiciler arasında; "... ... ..." marka ibaresinin, müvekkiline ait işletmenin bir şubesi yahut bayisi olabileceği yönünde kanıya varılacağı, müvekkiline ait "..." marka ibaresi ile itiraza konu "... ... ..." marka ibaresinin görünüş, renk, okunuş ve telaffuz bakımından birebir aynı olup, bu benzerliğin; iki marka ibaresi arasında bağlantı bulunabileceği kanısı oluşturmaya elverişli olduğu, bu benzerliğin aynı zamanda karıştırılmaya da müsait olduğu, her ne kadar başvuru sahibi, müvekkiline ait marka ibaresine kendi ismini eklemişse de "..." isminin, marka ibaresi bakımından ayırt edici olan unsur olmayıp bu marka ibaresinin ayırt edici unsurunun "..." ibaresi olduğu, müvekkilinin uzun yıllardan beri bu alanda hizmet veren ve tüketiciler tarafından da memnuniyetle karşılanan bir işletme sahibi olduğu, "..." isminin kullanıldığını gören tüketicinin, başvuru sahibinin tescilini istemiş olduğu marka ibaresini, başka isimli bir marka ibaresine tercih etme ve davalının bu yolla kendisine kazanç sağlama olasılığının yüksek olduğu, yerleşik yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğu, davacı müvekkilinin, ticari işletmesini uzun zamandan beridir bu isimle kullanmakta olduğu, ayrıca başvuru sahibinin de bir tacir olması hasebiyle basiretli davranma yükümlülüğü altında olduğu, somut olay bakımından başvuru sahibinin "..." ibareli markayı bilebilecek durumda olduğunun kabulüyle başvuru sahibinin kötü niyetli sayılması gerekmekte olduğu, müvekkili markasının tanınmış olduğu hususlarını beyan etmekte, ...’nun 31.05.2022 tarih ve ... sayılı kararının iptaline ve ... sayılı marka tescilinin terkinine ve markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı ... vekili 02/08/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Başvuru sahibi tarafından, SMK 19/2 maddesi hükmü kapsamında, itiraza gerekçe olarak gösterilen ... sayılı markanın, tescil kapsamında bulunan mal ve hizmetler bakımından kullanıldığının ispatlanmasının istendiği, söz konusu markanın, dava konusu başvurunun yapıldığı tarih itibariyle beş yıldan uzun süredir tescilli olup, bu marka hakkında SMK 19/2 maddesinin uygulanmasının mümkün olduğu, ispat yükü üzerinde olan itiraz sahibi (iş bu davada davacı) tarafından, bu markanın ...’de ciddi biçimde kullanıldığını ispatlamaya yeterli delil sunulamamış olduğu, nitekim sunulan delillerin kullanımın ispatlanması gereken 29/03/2016-29/03/2021 tarihleri arasında yer almayan çeşitli fatura örnekleri, restaurant menüsünün ve bazı dış/iç mekan fotoları olduğu, söz konusu delillerin davacı markasının ...’de ciddi biçimde kullanıldığını ispatlayacak nitelikte olmadığı, ciddi kullanımın, kullanımı gerçekleştiren işletmenin markanın kapsamında yer alan malların veya hizmetlerin piyasadaki kullanımını gerektirdiği, bu kullanımın ticari etki oluşturacak şekilde yapılması gerektiği, bu da markaların esasen ticari faaliyetlerde, ürünlerin üretim ve satışında kullanılması ve bu kullanımın yoğun olması anlamını taşımakta olduğu, sunulan delillerin ise davacı markasının ticari etki yaratacak şekilde kullanıldığını ispatlamaya yeterli olmadığı, başta ilgili döneme ait yeterli sayıda fatura olmak üzere, ciddi kullanımı ispata yarar delil sunulmamış olduğu, bu nedenle ve SMK 6/1 kapsamında yapılacak incelemede söz konusu markanın değerlendirmeye alınamayacağı, bu durumda kullanım ön koşulunun gerçekleşmediği ve SMK 6/1 kapsamında marka başvurusunun reddine karar verilemeyeceğinin sabit olduğu, ... iptal davası yönünden ... aşamasında sunulmayan, sonradan sunulan delillere muvafakatlerinin bulunmadığı, verilmiş olan Kurum kararının tüm yönleriyle hukuka uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davalı, birleşen dava dilekçesine karşı yasal süre içinde cevap dilekçesi sunmadığından birleşen dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını 6100 sayılı HMK m.128 hükmü uyarınca inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı ... Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan ... Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği ... sayılı ... kararının hukuka uygun olup olmadığı, birleşen davalıya ait ... sayılı "... ... ..." ibareli marka başvurusu ile davacı-birleşen davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet marka arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, marka işlem dosyasında ileri sürülen kullanmama def'inin yerinde olup olmadığı, davacı-birleşen davacı markasının tanınmış olup olmadığı, birleşen davalının dava konusu marka tescil başvurusu esnasında kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde birleşen davalıya ait markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Mahkememizin 08/08/2022 tarih ... sayılı kararı ile; davacı vekilinin 28/07/2022 tarihinde mahkememizin iş bu esas sayısına kaydedilen dava dosyası ile mahkememiz nezdinde açılan ... Esas sayılı dava arasında bağlantı bulunduğu, zira her iki davanın davacılarının aynı olduğu, her iki davanın özünü de aynı ... Kararının iptali isteminin oluşturduğu, davalılar arasında ... kararının iptali istemi bakımından zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu anlaşıldığından; ... Esas sayısına kayıtlı davanın mahkememizin yukarıda kayıtlı dosya ile birleştirilmesine karar verilmiş ve yargılama bu şekli ile yürütülerek sonuçlandırılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ... İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik'in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Birleşen davalının "... ... ..." ibaresinin 43. sınıfta bulunan "Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri"nin tescili amacıyla 29.03.2021 tarihinde gerçekleştirdiği ... sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.04.2021 tarih ve 371 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı muterizin 28.06.2021 tarihinde ... sayılı markayı mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın 6/1, 6/2, 6/5, 6/6 ve 6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, birleşen davalının 20.09.2021 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, dilekçesinde ... sayılı markaya ilişkin olarak kullanmama def'i ileri sürdüğü, muterizden mesnet markayı devraldığı anlaşılan davacı-birleşen davacı tarafından 11.11.2021 tarihli kullanım ispat formu ibraz edildiği, yayına yapılan itirazın ...'nca reddedildiği, bu karara karşı davacı-birleşen davacı tarafından 24.03.2022 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren ...'nun ... sayılı ... kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı-birleşen davacı marka vekiline 03.06.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu yargılama safahati içinde tescil edilmemiştir.
İlk olarak belirtilmelidir ki; dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
... kararının iptali istemi bakımından ise; marka işlem dosyası ile sınırlı olarak ve dava aşamasında dava sebebi yapılan hususlar çerçevesinde aşağıdaki şekilde inceleme yapılmıştır:
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, ... izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. ... değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet marka, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Birleşen davalı, marka işlem dosyasında itiraza mesnet gösterilen marka hakkında kullanmama def'i ileri sürdüğünden SMK m.19/2 hükmü uyarınca ilk olarak bu husus incelenmiştir. Zira; dava konusu marka tescil başvuru tarihi itibariyle itiraza mesnet marka beş yılı aşkın süredir tescillidir.
Davalı ... nezdinde 6769 Sayılı SMK’nın 19. maddesi kapsamındaki kullanım ispatı talebine istinaden itiraz sahibi (iş bu dosyadaki davacı-birleşen davacı) tarafından sunulan ve aşağıda belirtilen kullanım kanıtları incelenmiştir:
- Üzerinde "...+..." markası bulunan ıslak mendil, kartvizit, tuz, şeker, zarf ürünlerinin görselleri,
- Üzerinde tarih bulunmayan ve iptal kaşeli fatura örneği,
- “...” restoranının dış kapı girişine, giriş kısmına, bahçesine, iç mekana ait görseller,
- "..." şeklindeki restoran girişi tabelasına ait görsel,
- “...” restoran menüsü görseli,
- 07.11.2021, 26.08.2021, 30.08.2021, 11.11.2021 tarihli üzerinde "..." markası bulunan fatura örnekleri.
Davacı-birleşen davacı şirket tarafından 2021 yılı Ağustos ve Kasım ayları arasındaki kullanımları kanıtlar fatura örnekleri sunulmuşsa da, davaya konu markanın başvuru tarihinin 29.03.2021 olması nedeniyle söz konusu fatura örneklerinin Kurum tarafından yapılan inceleme sırasında dikkate alınmadığı, sunulan diğer deliller üzerinde tarih bilgisi yer almadığından davacı-birleşen davacı itiraz sahibi tarafından Kurum nezdinde itiraza gerekçe markanın 29.03.2016-29.03.2021 tarihleri arasındaki ciddi kullanımının kanıtlanamadığı anlaşılmıştır.
Davacı-birleşen davacı şirketin işbu dava dosyası kapsamına sunmuş olduğu delillerden "..." markasının davaya konu markanın başvuru tarihinden önce “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” bakımından kullanılmakta olduğu anlaşılmakta ise de davacı-birleşen davacı şirketin marka işlem dosyasına sunmuş olduğu dellilerin itiraza gerekçe markanın ciddi kullanımını kanıtlamada yetersiz olduğu, zira; ...' nun yerleşmiş uygulamasına göre (...) ... kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirileceği (...) ve ... kararının iptali istemi bakımından marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılacağı, bu nedenle dava aşamasında ibraz edilen markasal kullanıma ilişkin evrakın ... kararının iptali istemi bakımından dikkate alınamayacağı, ... ... ve ... tarafından kullanıma ilişkin yapılan “kullanımın ispatlanması gereken 29/03/2016-29/03/2021 tarihleri arasında yer almayan çeşitli fatura örneklerinin; restaurant menüsünün ve bazı dış/iç mekan fotolarının sunulduğu ancak bu delillerin ... sayılı "..." ibareli markanın kullanımını ispat bakımından yeterli olmadığı tespit edildiğinden, ... sayılı "..." ibareli markaya dayalı SMK m.6/1 kapsamında yapılan itirazın SMK m.19/2 hükmü uyarınca reddi gerekmiştir.” yönündeki değerlendirmenin yerinde olduğu tespit edilmiştir.
Sonuç olarak; SMK m.19/2 hükmü uyarınca kullanımı ispat edilemeyen itiraza mesnet markaya dayalı olarak, dava konusu marka başvurusu bakımından SMK m.6/1 hükmü uyarınca nispi tescil engeli itirazı yapılamaz. Dolayısıyla SMK m.6/1 hükmü koşulu, SMK m.19/2 hükmü nedeniyle somut olayda oluşmamıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, ...’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, ...'de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak ... bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, ... bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı-birleşen davacıya ait "..." ibareli markanın tanınmışlığını destekler yeter nitelik ve nicelikte evrak marka işlem dosyasına ibraz edilmediğinden, hatta, kullanıma ilişkin marka işlem dosyasına ibraz edilen evrakın dahi ciddi kullanımı göstermeye elverişli olmadığı yukarıda izah edildiğinden, SMK m.6/5 hükmü koşulunun somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (....)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markanın iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde birleşen davalının kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; ... kararının iptali isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-... kararının iptali isteminin REDDİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından asıl ve birleşen davadan peşin alınan 161,40 TL'nin düşümü ile bakiye kalan 18,50 TL'nin davacı-birleşen davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalı ... kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacı-birleşen davacıdan alınarak davalı ...'e verilmesine,
5-Davacı-birleşen davacı tarafından yapılan 161,40 TL peşin harç, 161,40 TL başvurma harcı, 23,00 TL vekalet harcı 3.500,00 TL bilirkişi ücreti, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 628,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 4.519,72 TL yargılama giderinin davacı-birleşen davacı üzerinde bırakılmasına,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re'sen iadesine,
Dair, Davacı-b. davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, birleşen davalının yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ... Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/05/2023

Katip ...
E-imza

Hakim ...
E-imza

UYAP Entegrasyonu