T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/275 Esas - 2023/215
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/275 Esas
KARAR NO : 2023/215
DAVA : Marka (Marka İle İlgili ... Kararlarının İptali - Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 28/07/2022
KARAR TARİHİ : 05/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/05/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili ... Kararlarının İptali - Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 28/07/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, “...” markası ile 1994 yılında temelleri atılan ve ... sofra camı üretiminde tekelci yaklaşımı kırarak sektörün gelişiminde önemli bir rol oynayan ve dünya markası olma hedefiyle 2014 yılı itibariyle kurumsal yenilenmeye gitmiş olduğu ve 2012 yılından bu yana kullanmakta olduğu ... markası ile yoluna devam etme kararı almış olduğu, logosundan ambalaj tasarımına kadar her açıdan yepyeni bir marka olarak tasarlanan ... markasının, kadınlar başta olmak üzere tüm kullanıcılarına hitap etmekte olduğu, adını cam şekillendirmenin en önemli enerjisi ateş ve camın hammaddesinin bir araya geldiği kızgın cam hamurundan aldığı, üretimini ...’da gerçekleştiren ...’ın toplam 300 bin metrekare alan üzerinde kurulu 2 üretim tesisinde günde 2 milyon adede ulaşan üretimi ile dünya üreticileri arasında 6. sırada yer almakta olduğu, 2000 kişinin istihdam edildiği tesislerde, toplam 3500 kalem üretim gerçekleştirilirken, ürünlerin başta ... olmak üzere, .... ’e kadar dünyanın 130 ülkesine ihraç edilmekte olduğu, müvekkili şirketin tescilli seri markalarının ayırt edici unsuru olan ... ibaresini ticari faaliyetlerini sürdürdüğü sektörde 2012 yılından bu yana yaygın ve etkin bir şekilde kullanarak nihai tüketici nezdinde maruf ve meşhur hale getirmiş olduğu, “...” ibaresinin tanınmış hale getirildiğinin davalı ... tarafından da tespit edilerek müvekkilinin “...” ibareli markasının .... sayı ile sicilde tanınmış marka statüsünde tescil edilmiş olduğu, müvekkili şirketin tescilli markalarının ortak unsurunun müvekkili şirketin seri markası haline gelmiş olan “...” ibaresi olduğu, müvekkili şirketin “...” ibaresini senelerdir kesintisiz bir şekilde kullanmakta olduğu, davalı ... tarafından markaların “...” ibaresi bakımından benzer olduğu kabul edilerek kararın ittihaz edilmiş olduğu, marka işaret ve ibarelerinin benzer olduğu hususunun sabit olduğu, ancak buna rağmen davalı ... tarafından müvekkilinin tescilli tanınmış markasına benzer olan ve ortalama seviyedeki tüketici tarafından müvekkilinin tescilli tanınmış markasının bir serisi olarak algılanacak “...” markası bakımından SMK md.6/5 hükmü şartının oluşmadığı gerekçesi ile itirazlarının bir kısım emtialar bakımından reddedilmiş olduğu, bu bakımdan davalı ... kararının açıkça kendi içerisinde çelişmekte olduğu ve itirazlarda ...olarak gösterilen tescilli tanınmış markanın dikkate dahi alınmadan verilmiş bir karar olduğu, davaya konu markanın görsel, fonetik, anlamsal, okunuş ve işitsel olarak müvekkili şirketin nihai tüketici nezdinde tanınmış seri markası niteliğindeki “...” ibaresi ile iltibas yaratmakta olduğu, ilgili markanın müvekkili şirketin seri markalarından birisi olarak algılanacağı, hal böyle iken müvekkili şirketin ilgili itirazlarının reddedilmesinin kabul edilemez olduğu, müvekkili şirketin, sektöründe uzun zamandır bilinen ve kabul edilmiş varlığını tali unsurlara değil “...” ibaresine borçlu olduğu, bu sebeple işbu dava konusu “...” ibareli markanın müvekkili şirketin seri markaları ile iltibas yaratacağı, müvekkilinin tescilli tanınmış markasının ve sair tescilli “...” ibareli markalarının bir serisi ve devamı olduğu izleniminin ortalama seviyedeki tüketici algısında oluşacağı, davalının “...” ibaresi ile ticari faaliyetlerde bulunmasının akabinde müvekkilinin seri markalarından birisi olarak algılanacağı ve nihai tüketicinin yanılacağının kati olduğu, müvekkili şirketin ... ibareli internet sitesini 30.12.2013 tarihinde adına tescil ettirmiş olup, hali hazırda da kullanmakta olduğu, müvekkili şirketin gerek tescilli markaları ile gerekse de internet sitesi ile “...” ibaresi bakımından gerçek hak sahibi olduğu, dava konusu markanın müvekkili şirketin anılan haklarını ihlal edeceği ve nihai tüketici nezdinde iltibas teşkil edeceği, davalının müvekkili adına tanınmış marka statüsünde tescilli “...” markasından haberdar olmamasının mümkün olmadığı, buna rağmen açıkça müvekkili adına tescilli tanınmış marka ve sair seri markaların hakim unsurunu birebir ihtiva eder şekilde “...” ibareli marka müracaatı gerçekleştirilmiş olduğu, bu ibarenin kullanılması halinde müvekkili şirket markalarından biri olarak algılanacağı, ortalama tüketici algısında işletmeler arasında idari ve ekonomik bir bağ olduğu algısının oluşacağı müvekkili markalarından haberdar olunmasına rağmen gerçekleştirilen dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğu hususlarını beyan etmekte ve ...’nun 08.06.2022 tarih ve ...sayılı kararının iptali ve tüm sonuçları ile ortadan kaldırılmasına, bu süreç devam eder iken dava konusu ... sayılı markanın tescil edilmesi halinde ilgili markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine ve markanın 3. kişilere devrinin önlenmesi amacıyla sicil kaydına ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmektedir.
CEVAP:
Davalı ... vekili 03/08/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının gerekçe gösterdiği markaların siyah renkle ve sıradan bir yazı fontu kullanılarak oluşturulan sözcük markaları olduğu, davalı markanın “....” kombinasyonuyla oluşturulmuş olduğu, markanın genel izlenim itibariyle; kullanılan renklerle ve farklı sesler içermesi ve farklı telaffuz edilmesi sebebiyle davacı markalarından uzaklaşmakta olduğu, oluşturulan farklı bütünlüğün markaları görsel, işitsel ve kavramsal olarak ayırmakta olduğu, karşılaştırma konusu işaretlerdeki ortak kelime unsurunun, bağımsız ayırt edici role sahip olsa da kelime unsurunun işaretin kendi içerisinde sahip olduğu bütünsel anlamının dikkate alınması gerekmekte olduğu, markalarda yer alan “...” ibaresinin herkesçe bilinen sıradan bir sözcük olduğu, davalı markasında pembe yeşil renk kombinasyonuyla oluşturulmuş kendine has tasarımı olan ... kullanılmış olduğu ve sözcük unsurunun “...” şeklinde oluşturulan fantezi bir sözcük olduğu, bu nedenle markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunmadığı, markalar arasında yapılan bütüncül değerlendirme sonucunda; benzerlik ve iltibas şartlarının oluşmadığı, markaların görsel, işitsel, kavramsal ve genel görünümleri itibariyle farklı olmaları sebebiyle ilgili tüketici kitlesi nezdinde karıştırılmayacağı, birbirleriyle ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma olasılığının bulunmadığı, ... kararının hukuka uygun ve yerinde olduğu, davacının SMK 6/4 ve 6/5 kapsamında sunduğu bilgi ve belgelerin yetersiz olduğu, davacı tarafından ileri sürülen bu iddianın reddinin gerekmekte olduğu hususlarını beyan etmekte ve davanın reddini talep etmektedir.
Davalı ... Şirketi, yasal süre içinde cevap dilekçesi ibraz etmediğinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü uyarınca dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı .... Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan ... Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği ...sayılı ... kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait 2021/095312 sayılı "...+..." ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe ...markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacının gerçek hak sahipliğinin mevcut olup olmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şirketin kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı şirkete ait markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren .... İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik'in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin "...+..." ibareli, 01, 03, 04, 05, 08, 10, 18, 20, 21, 26, 34 ve 35.sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 29.06.2021 tarihinde gerçekleştirdiği 2021/095312 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.08.2021 tarih ve 378 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 11.10.2021 tarihinde .... sayılı markaları ...göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, m.6/4 ve m.6/5 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, yayına yapılan itirazın ...'nca reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı tarafından 13.04.2022 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren ...'nun ...sayılı ... kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 09.06.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 24/03/2023 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, ... izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. ... değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe ...markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere;
... kararının iptali istemi bakımından yapılan incelemede davaya konu marka başvurusu kapsamında;
- 01, 03, 05, 08, 10, 20, 26. Sınıfta yer alan malların davacı şirkete ait ... sayılı markanın tescil kapsamındaki mallar ile AYNI/AYNI TÜR olduğu tespit edilmiştir.
- 04. sınıfta yer alan malların davacı şirkete ait ... sayılı markaların tescil kapsamındaki mallar ile AYNI/AYNI TÜR olduğu tespit edilmiştir.
- 18. sınıfta yer alan malların davacı şirkete ait ... sayılı markaların tescil kapsamındaki mallar ile AYNI/AYNI TÜR olduğu tespit edilmiştir.
- 21. Sınıfta yer alan malların davacı şirkete ait ... sayılı markaların tescil kapsamındaki mallar ile AYNI/AYNI TÜR olduğu tespit edilmiştir.
- 34. sınıfta yer alan malların davacı şirkete ait ... sayılı markaların tescil kapsamındaki mallar ile AYNI/AYNI TÜR olduğu tespit edilmiştir.
- 35. Sınıfta tüm alt gruplarda yer alan hizmetlerin davacı şirkete ait ... sayılı markanın tescil kapsamındaki mallar ile AYNI/AYNI TÜR olduğu tespit edilmiştir.
- 35. Sınıfta 05. alt grupta yer alan "Müşterilerin malları elverisli bir sekilde görmesi ve satın alması için……. 01 / 03 / 05 / 08 / 10 / 18 / 20 / 26. sınıflarda yer alan malların….. bir araya getirilerek sunulması hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satıs magazaları, elektronik ortamlar, kataloglar ve benzeri diger yöntemler ile saglanabilir)." hizmetlerinin davacı şirkete ait ... sayılı markanın tescil kapsamındaki hizmetler ile AYNI/AYNI TÜR olduğu tespit edilmiştir
Hükümsüzlük talebi bakımından yapılan incelemede davaya konu marka başvurusu kapsamında;
- 01, 08, 18, 20, 26. Sınıfta yer alan malların davacı şirkete ait ... sayılı markanın tescil kapsamındaki mallar ile AYNI/AYNI TÜR olduğu tespit edilmiştir.
- 03, 05, 10. Sınıfta yer alan malların davacı şirkete ait ... sayılı markanın tescil kapsamındaki mallar ile AYNI/AYNI TÜR olduğu tespit edilmiştir.
- 04. sınıfta yer alan malların davacı şirkete ait ... sayılı markanın tescil kapsamındaki mallar ile AYNI/AYNI TÜR olduğu tespit edilmiştir.
- 21. Sınıfta yer alan malların davacı şirkete ait ... sayılı markanın tescil kapsamındaki mallar ile AYNI/AYNI TÜR olduğu tespit edilmiştir.
- 35. Sınıfta tüm alt gruplarda yer alan hizmetlerin davacı şirkete ait sayılı markanın tescil kapsamındaki mallar ile AYNI/AYNI TÜR olduğu tespit edilmiştir.
- 35. Sınıfta 05. alt grupta yer alan "Müşterilerin malları elverisli bir sekilde görmesi ve satın alması için……. 01 / 03 / 05 / 08 / 10 / 18 / 20 / 26. sınıflarda yer alan malların….. bir araya getirilerek sunulması hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satıs magazaları, elektronik ortamlar, kataloglar ve benzeri diger yöntemler ile saglanabilir)." hizmetlerinin davacı şirkete ait ... sayılı markanın tescil kapsamındaki hizmetler ile AYNI/AYNI TÜR olduğu tespit edilmiştir.
- 35. Sınıfta 05. alt grupta yer alan "Müşterilerin malları elverisli bir sekilde görmesi ve satın alması için……. 21. sınıfta yer alan malların….. bir araya getirilerek sunulması hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satıs magazaları, elektronik ortamlar, kataloglar ve benzeri diger yöntemler ile saglanabilir)." hizmetlerinin davacı şirkete ait ... sayılı markanın tescil kapsamındaki hizmetler ile AYNI/AYNI TÜR olduğu tespit edilmiştir.
Davaya konu marka başvurusu kapsamında yer alan tüm mal ve hizmetler ile yukarıda ifade edilen davacı markalarının tescil kapsamında yer alan mal ve hizmetler arasındaki ayniyetin yanı sıra davaya konu marka başvuru kapsamında 35. sınıfta 05. alt grupta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için.. 01 / 03 / 04 / 05 / 08 / 10 / 18 / 20 / 21 / 26 / 34. sınıflarda yer alan mallar….mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri davacı şirkete ait bilirkişi raporunda yer verilen Tablo.3, 4 ve 5’te altı çizili ve italik olarak işaretlenen markaların tescil kapsamındaki mal sınıflarında yer alan emtialar ile İLİŞKİLİ MAL ve HİZMETLERDİR. Şöyle ki, bu malların ve hizmetlerin niteliği, amacı ve yöntemi aynı olmamasına rağmen, birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olduklarından, hizmetlerin sunulduğu yer genellikle malların satışa sunulduğu yerle aynı olduğundan ve hedeflenen halk kesimi aynı olduğundan benzerlik söz konusudur. Yüksek yargı kararları da bu yöndedir. Bu durum davaya konu markanın 01 / 03 / 04 / 05 / 08 / 10 / 18 / 20 / 21 / 26 / 34. Sınıfta yer alan malları ile davacı şirkete ait bir kısım markaların 35. Sınıfta 05. Alt grupta yer alan söz konusu malların perakendecilik hizmetleri bakımından da geçerlidir.
Diğer taraftan davacı şirketin ... kararının iptali talebine gerekçe ... sayılı markaların tescil kapsamında sadece 32. sınıftaki malların yer aldığı, dolayısıyla davaya konu marka ile aynı veya benzer mal/hizmetleri kapsamadığı tespit edilmiştir. Aynı şekilde davacı şirketin sadece hükümsüzlük talebine gerekçe ... sayılı ibareli markalarının tescil kapsamında sadece 32. sınıftaki malların yer aldığı ve davaya konu marka ile aynı veya benzer mal/hizmetleri içermediği tespit edilmiştir.
Davalı markası, beyaz zemin üzerinde ... unsurundan ve bu ... unsurunun alt kısmında “...” ibaresinden oluşmaktadır. Söz konusu marka, kelime ve ... kombinasyonundan oluşan karma bir marka olmakla birlikte markadaki “...” kelime unsuru ile ... unsurunun görsel bakımdan eşit baskınlıkta konumlandırıldığı görülmektedir. Yapılan araştırmada; markada yer alan 1 kelime ve 7 harften oluşan “...” ibaresinin ...’de direkt bir anlamı bulunmadığı, ancak Fransızca’da menekşe anlamına gelen “...” kelimesinin telaffuzunun “la-viole” şeklinde olduğu anlaşılmıştır.
Davacı şirkete ait hem ... kararının iptali istemine, hem de davaya konu markanın hükümsüzlük talebine gerekçe markalar;
- Tek başına “...” ibaresinden oluşan ..., ..., ... markalarından,
- “...” ile yazılmış ... markasından,
- “...” ibaresi ve ek kelime unsurlarıyla tescil edilmiş ... markalarından,
- “...” ibaresine çeşitli harfler eklenmek suretiyle oluşturulmuş ... markalarından oluşmaktadır.
Davacı markaları ile davaya konu marka karşılaştırıldığında;
Davacı markalarından ..., ..., ... ibareli markalarda yer alan “...” kelimesi ...’ya göre “Yanardağların püskürme sırasında yeryüzüne çıkardıkları, dünyanın derinliklerinden gelen kızgın, erimiş maddeler, püskürtü.” anlamına gelmektedir. Tek kelime ve 3 harften olaşan “...” ibaresi ile davaya konu olan 1 kelime ve 7 harften oluşan “...” ibaresi karşılaştırıldığında her ne kadar davaya konu başvuruda kelimelerin ilk kısımları ortak “...” ibaresini içeriyor olsa da davaya konu markaya eklenen harfler ve ... unsuru dikkate alındığında markaların oluşturulma şekli bakımından farklılık gösterdiği, anlamsal bakımdan birbiri ile ilgili olmayan ibareler olduğu, dolayısıyla markaların bir bütün olarak görsel, işitsel ve kavramsal bakımdan benzer olmadığı düşünülmektedir.
Davacı markalarından ... ibareli marka da ...’de “hukuk, kanun” anlamlarına gelen ... “...” ibaresinden oluşmakta, ... ibareli markada yer alan “...” ibaresi markaya herhangi bir ayırt edicilik katmamakta, dolayısıyla “...” ibareli markalar için yapmış olduğumuz yukarıdaki değerlendirmelerin iş bu davacı markaları bakımından da geçerli olduğu ve söz konusu markalar ile davaya konu markanın bir bütün olarak görsel, işitsel ve kavramsal bakımdan benzer olmadığı düşünülmektedir.
Davacı markalarından ... ibareli markalar, “...” markasına atıfta bulunarak yaratılmış isim tamlamasından oluşmakta, 2 kelime ve 9 harften meydana gelmekte, görsel, işitsel ve anlamsal bakımdan davaya konu marka ile bir benzerlik teşkil etmediği görülmektedir.
Davacı markalarından .... ve ... ibareli markaların “...” ibaresine çeşitli harfler/heceler eklenmek suretiyle oluşturulmuş olduğu görülmektedir. Söz konusu markalar oluşturulma şekli bakımından seri marka izlenimi verse dahi dosya kapsamında marka tescilleri dışında markaların piyasada kullanıldığına ilişkin yeterli bilgi veya belge sunulmadığından bahsi geçen markalar piyasada kullanılmıyor ise tüketicilerin bu markalarla piyasada karşılaşmaması, dolayısıyla bu marka serisine aşina olmaması nedeniyle tüketicilerin davaya konu markayı davacının seri markalarından birisi olarak algılamayacağı düşünülmektedir. Ancak davacı şirkete ait ... ve ... ibareli markalar ile davaya konu marka karşılaştırıldığında; söz konusu markaların 1 kelime ve 6 harften oluşan telaffuzu “...” şeklinde olan “...” ibaresinden oluşmakta iken davaya konu markanın 1 kelime ve 7 harften oluşan telaffuzu “...” şeklinde olan “...” ibaresinden oluştuğu, markaların ilk 4 harfinin (...) aynı, son harflerinde ise davaya konu markada “o” harfi eklenmiş “e” ve “l” harflerinin “...” şeklinde yer değiştirmiş olduğu görülmektedir. Görsel bakımdan tüketici dikkatinin özellikle kelimenin başlangıç kısmı üzerinde yoğunlaştığı, kelime markalarının başlangıç kısmındaki benzerliğin tüketicilerin markaları benzer bulmasında önemli bir etken olduğu, uzun kelimelerden oluşan markalar arasındaki son hecedeki birkaç harf farkının markaları işitsel bakımdan farklılaştırmada yeterli olmadığı bilinmektedir. Dolayısıyla ... ve ... ibarelerinin ortalama tüketici nezdinde görsel ve işitsel olarak yaratacağı etki bakımından benzer olduğu, davacı şirkete ait “...” ibaresinin bilinen herhangi bir anlamı bulunmadığından, markaların anlamsal bakımdan farklı olduğu düşünülmektedir.
Sonuç olarak, dava konusu “...” ibareli marka ile davacı şirkete ait markalardan ... sayılı ... ibareli markaların görsel ve işitsel bakımdan ortalama düzeyde tüketici nezdinde bir bütün olarak yaratacağı algı ve izlenim itibariyle benzer olduğu kanaatine varılmıştır. Ancak; davacı şirkete ait markalardan davaya konu marka ile görsel ve işitsel bakımdan benzer olduğu tespit edilen ... sayılı ... ibareli markaların davaya konu marka başvurusu ile aynı veya benzer mal/hizmetleri içermediği, davacı şirkete ait diğer bir çok markanın davaya konu marka başvurusu ile aynı/aynı tür/benzer mal/hizmetler içermesine rağmen marka işaretleri arasındaki görsel, işitsel ve anlamsal farklılık dikkate alındığında ortalama düzeyde tüketici nezdinde bir bütün olarak yaratacağı algı ve izlenim itibariyle taraf markaları arasında 6769 Sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ilişkilendirme veya karıştırılma ihtimali bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; ... Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, ...’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (...) Bir markanın ... Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın ...'de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından;... sayılı kararında belirtildiği üzere, ...’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce ...’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde ....)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, ...'de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak ... bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, ... bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacı şirket, ... ibareli markanın 2016 yılında ... tarafından verilmiş tanınmışlık kararı dışında tanınmışlık iddiasını destekler herhangi bir delil sunmamıştır. Markanın tanınmış marka olarak kabulünden sonra geçen sürede marka sahibi tarafından markanın korunması ve tanıtımı için yapılan çalışmalar da inceleme yapılan tarihte markanın tanınmışlığının kabulü açısından önem arz etmektedir. Bilindiği üzere tanınmışlık yıllar içinde değişkenlik gösterebilen dinamik bir olgudur ve 2016 yılında verilmiş tanınmışlık kararının yıllar sonra yapılan incelemede tanınmışlığın tespiti bakımından tek başına yeterli olması mümkün değildir. Davacı şirkete ait markalardan davaya konu marka ile görsel ve işitsel bakımdan benzer olduğu tespit edilen ancak 32. Sınıfta yer alan farklı malları kapsayan .... sayılı ... ile ... sayılı ... ibareli markaların tanınmışlığına ilişkin herhangi bir delil sunulmadığından söz konusu markaların davacı şirket ile sıkı sıkıya bağlı, toplumun büyük bir kesimi tarafından, tanınmış olunan sektör dışında kalan mal/hizmetler üzerinde görüldüğünde refleks halinde ilişkilendirebilecek düzeyde bir tanınmışlığı bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Diğer taraftan, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında yapılan inceleme neticesinde davacı şirkete ait davaya gerekçe diğer markalar ile dava konusu marka başvurusunun benzer olmadığı tespit edildiğinden, somut olayda SMK m.6/4 ve m.6/5 hükmü koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/3 hükmüne göre; Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
Marka başvurusunun bu sebeple reddi için marka başvurusundan önce ve markaya konu işaretin aynısı veya benzerinin yoğun ve sıkı kullanımı sonucu işarete belirli bir düzeyde ayırt edicilik kazandırılması gerekir. (...)
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacı şirket tarafından dosya kapsamına sunulan deliller incelenmiş, davacı şirketin gerçek hak sahipliği iddiası kapsamında dosya kapsamına <....> alan adına ait ... kaydını sunmuş olduğu tespit edilmiştir.
Söz konusu alan adının ilk kez 30.12.2013 tarihinde tahsis edilmiş olduğu ve davacı şirket adına tescilli olduğu anlaşılmaktadır. .... internet arşiv sitesinde yapılan araştırmada ilk olarak 02.03.2014 tarihine ait bilirkişi raporunda yer verilen kayda rastlanmıştır. Söz konusu arşiv kaydında “...” ibareli marka kullanımı bulunmaktadır.
Söz konusu alan adının bağlı olduğu ve 2014 yılından bu yana aktif olarak kullanıldığı tespit edilen internet sitesi incelenmiş; alan adının "çay/kahve bardakları, bardaklar, kadehler, gobletler, kaseler, çerezlikler, reçellikler, saklama kapları, kavanozlar, şişerler, sürahiler, karaflar, servis tabakları, dondurmalıklar, tatlı servis ürünleri, küllükler, şekerlikler, servis tabakları vb." ürünler ve bu ürünlerin online satış hizmetleri kapsamında kullanıldığı tespit edilmiştir.
Davacı şirketin ... internet sitesi kapsamında kullanılan hizmetler ve satışı yapılan ürünler incelendiğinde; davacı şirketin 2014 yılından bu yana davaya konu marka başvurusu kapsamında 21. Sınıfta yer alan yukarıda sayılan mallar ile bu malların 35. Sınıfta yer alan perakendecilik hizmetleri bakımından ... markasının kullanılmakta olduğu ve bu marka üzerinde gerçek hak sahipliği olduğu görülmekte ise de yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere dava konusu markanın davacı şirkete ait ... ibareli markalar ile karıştırılma ihtimaline sebebiyet verecek bir benzerliğinin bulunmadığı kanaatine varıldığından dava konusu markanın davacı şirkete ait alan adı ile de iltibas oluşturmadığı düşünülmektedir. Bununla birlikte, davacı şirketin ... internet sitesi kapsamında davaya konu marka başvurusu ile benzer olduğu kanaatine varılan ... ve ... ibareli markaların kullanımına rastlanmamıştır.
Sonuç olarak; somut olayda SMK m.6/3 hükmü koşulunun gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (...)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe ...markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL'nin mahsubu ile alınması gereken 99,20 TL'nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı ... kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ...'e verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 23,00 TL vekalet harcı, 2.700,00 TL bilirkişi ücreti, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 183,00 TL posta-tebligat ücreti olmak üzere toplam 3.112,82 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re'sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı ... vekilinin yüzüne karşı, davalı şirketin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ... Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/05/2023
Katip ...
E-imza
Hakim ...
E-imza
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!