WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ANKARA 5. FIKRI VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESI

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/331 Esas
KARAR NO : 2023/286

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 18/12/2021
KARAR TARİHİ : 02/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/06/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 18/12/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait marka ile davalı ... tarafından itiraza gerekçe gösterilen markanın birbirinden tamamen farklı olduğunu, davalıya ait markanın bir minibüs şekli içeren şekil markası olduğunu, müvekkiline ait markanın ....şeklinde olduğunu, müvekkiline ait markada ... kelimelerinin, bu kelimelere yani markanın tümüne özgün şekilde yerleştirilen bir fonetik, ... renklerden oluşan bir kontrast, minibüsün üzerinde markayla özdeşleştirilecek bir surf tahtası olduğunu, işletmelerin tamamen ayrı iştigal konularına sahip işletmeler olduğunu, davalının otomobil üreten bir şirket olduğunu, müvekkilinin ise cafe ve restaurant işletmeciliğiyle iştigal etmekte olduğunu, markaların farklı ürünlerde kullanıldığını, üretilen ürünlerin aynı veya birbirine yakın satış noktalarında veya aynı raflarda pazarlanmadığını, satış fiyatlarının birbirine yakın olmadığını, şekil markasına konu olanın bir taşıt iken müvekkiline ait markanın kullanıldığı cafede yiyecek ürünlerinin satıldığını, tüketici kitlesi profili ve davranış biçimlerinin farklı olduğunu, davalıya ait marka ile araç satın almak isteyenler, müvekkiline ait marka ile günün bir öğününde cafede yemek yemek isteyenlerin ilgilendiğini, bu unsurlar ele alındığında taraf markalarının tamamen farklı olduğunun anlaşılacağını, markaların tescilli olduğu mal ve hizmet sınıflarının tümüyle farklı olduğunu, davalı yanın ve müvekkili markasının yalnızca 30 ve 35.sınıflar dışında tümüyle farklı mal ve hizmet sınıflarından oluştuğunu, 30 ve 35.sınıflardaki tescil içeriklerinin alt sınıflarda da tamamen farklı olduğunu, davalı yanın açtığı davalarda birçok mahkeme tarafından ... olarak ifade edilen araç ve marka tescillerinden ötürü temyiz makamlarınca reddedildiğini, davalı yana ait markanın on yıllardır kullanılmadığını, ... ... olarak anılan ... modelin on yıllardır üretilmediğini, davalıya ait markanın, ne müvekkili markasının mal hizmet sınıflarında ne de kendi tescilinin bulunduğu mal hizmetlerde kullanılmadığını, söz konusu modelin günümüzde hiçbir bilinirliğinin kalmadığını, itiraza konu şekil markasının özgülenmek istendiği ... ... olarak bilinen ... ... modelinin 1950’li yıllarda ...’da üretilmeye başlandığını ve 1970 yılıyla birlikte üretiminin durdurulduğunu, söz konusu aracın ...’de hiçbir zaman üretilmediğini, kullanım ömürlerinin tamamen dolmuş olduğunu ve ancak hurdacılarda bulunabileceğini, markanın promosyon veya sembolik/nostaljik olarak kullanılmasının o markanın kullanıldığı anlamına gelemeyeceğini, davalı yanın, müvekkili markasının veya kendi markasının tescilli olduğu her bir sınıf için herhangi bir kullanım ispatı sunamayacağını,Kurum tarafından verilen kararın hukuka aykırı olduğunu iddia ederek ... tarafından verilen 18.10.2021 tarihli, .... sayılı, ... sayılı ... kararının iptaline, müvekkiline ait ... başvuru numaralı “...” markasının başvuru konusu tüm mal ve hizmet sınıfları için tescil işlemlerinin devamına ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı ... vekili 03/01/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Başvuruya konu markanın “...” kelime unsuru ile birlikte minibüs şeklinden ibaret olduğunu, redde mesnet davalı markasının ise bir şekil markası olduğunu ve bir minibüsün (...’in 50’li ve 60’lı yıllarda ürettiği klasikleşmiş ... modeli) arka, ön, yan, çapraz açıyla resmedilmiş görüntüsünden ibaret olduğunu, davacı markasında yer alan minibüs şeklinin, alelade bir minibüs olmadığını, davalı ...’in klasikleşmiş/efsane minibüs şeklinin nerdeyse tıpatıp aynısı olduğunu, davacı markasının esas unsuru olan şekil unsuru ile davalı markasının esas unsuru olan şekil unsurunun birbirinin aynısı olduğunu, söz konusu şeklin son derece ayırt edici bir şekilde olduğunu, anılan sınıftaki emtiaları/hizmetleri satın almak isteyen tüketicilerin kolaylıkla markalar arasında bağlantı/ilişkilendirme kuracağını, davacı yanın marka örneğinde yer alan ...’in klasikleşmiş aracının tüketici nezdinde bilinirlik düzeyi dikkate alındığında, iş bu başvuru ile söz konusu markadan haksız yarar sağlayabileceğini, yayına itiraz sahibi davacının, itiraz edilen “...” ibareli markanın başvuru konusu bir kısım mal/hizmetler için kullanımının, müvekkiline ait “şekil” markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağı veya markanın ayırt edici karakterine veya itibarına zarar vereceğini ileri sürdüğünü, müvekkili kurumca yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde davalıya ait başvurunun, aynı türde mal/hizmetler dışında başvuru konusu markanın eşya listesinde yer alan diğer mal/hizmetler üzerinde tescili halinde, davacı yana ait “şekil” markasının ayırt ediciliğini zedeleme ve/veya ondan haksız yarar sağlama ihtimali bulunduğu yönde kanaat oluştuğunu, davacı vekilinin iddialarına hukuken katılmanın mümkün olmadığını, müvekkili Kurum ... tarafından alınan dava konusu kararın usule ve hukuka uygun olduğunu ileri sürerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili 01/12/2022 tarihli beyan dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 1937 yılında ... tarafından kurulan bir otomobil firması olduğunu, 1950 yılında müvekkilinin yine kendisine ait “...” markalı modelinden esinlenerek üretilmeye başlanan ve pazarda ulaştığı büyük ticari başarı nedeniyle üretimi çok uzun yıllardır devam eden “...”, “...” olarak da anılan ... kodlu efsanevi minibüs modelinin 1960’lı yıllardaki karşıt kültür hareketi döneminde oldukça popüler olması nedeniyle yaygın olarak “...” olarak anıldığını, bu modelin kodu olan ... ibaresi müvekkilinin ... ile markası yazıldığında ...’da binlerce sonuç çıktığını, bu arama görsellerde aratıldığında yine sonucun değişmediğini, ... dünya üzerinde en çok fan kulübü olan araçlardan biri olan tasarım ve bu tasarımı içeren şekil markalarının dünyanın birçok ülkesinde ve ...’de “...” olarak anılan minibüslerini şekil markası olarak da tescil ettirdiğini, müvekkili şirketin marka başvurusuna konu model üzerinde yatırımlarının, bu modelin ulaştığı tanınmışlık ve bilinirlik seviyesi ile sayısız dünya ülkesindeki tescillerinin ortada olduğunu, müvekkili şirketin, davacı marka işlem dosyasında da görüleceği üzere ... ulusal, ... uluslararası tescil nolu şekil markasının ...’de de sahibi olduğunu, Marka Hukuku’nun hakim ilkesi bir markayı ilk defa kullanan ve ona ayırt edicilik niteliği kazandıran kişinin “gerçek hak sahibi” olarak kabul edilmesi gerektiği şeklinde olduğunu, yaratma ile marka hakkının doğacağını, markanın kullanılması ile markanın ayırt edici ve tanıtıcı niteliğinin artacağını ve belirgin hale geleceğini, müvekkilinin ... nezdindeki itirazlara dayanak teşkil eden markasını hem maruf hale getirdiğini, hem adına yıllardan beri tescilli markasını ...’de de dahil olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde usulüne uygun olarak tescil ettirdiğini hem de bu markasını tanıtma vasıtası ve marka olarak kullandığını, bu denli ayırt edici bir biçime sahip müvekkiline ait minibüs şeklinin tesadüfen davacı yanın aklına geldiğini düşünmenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ve işaretlerin ayniyete varacak şekilde birbirine benzediğini, her ne kadar davacı markasında “...” tali unsuru yer almaktaysa da, bu ibarenin markanın şekli unsurunu ortadan kaldıran bir ibare olmadığını, aksine büyük puntolarla vurgu yapılarak yazılmış bir ibare olduğundan markanın şekli unsurunu refere eden markanın zaten ön planda olan şekli unsurunun daha da baskınlaşmasını sağlayan bir ibare olduğunu, davaya konu markanın, tüketicilerin kafasında karışıklık yaratacağını ve her şeyden önce işaretin müvekkilinin izni ile kullanıldığı fikrini doğuracağını ya da davacı ile müvekkili arasında ekonomik idari bir bağlantı olduğunun düşünülebileceğini, müvekkili şirketin dünya pazarının öncülerinden ve pazar liderlerinden ve davacı markasındaki müvekkili şirket aracının ise tüm dünyadaki en ikonik araçlardan biri olduğunu, buradan hareketle davaya konu marka ile davacının müvekkili tarafından yaratılmış olan olumlu algıdan haksız bir şekilde faydalanması ve tüketici nezdinde iltibas yaratmasının kaçınılmaz olduğunu, davacı yanın müvekkili tarafından müvekkili itirazına mesnet markanın kullanılmadığına yönelik beyanlarının da gerçek dışı olduğunu, 6769 sayılı SMK m.19/2 gereği itiraz sahibinin müvekkili şirketten kullanım delili sunmasını talep etmediğini, huzurdaki davada bu beyanların dikkate alınmaması gerektiğini ileri sürerek; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan ... kararının iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği ... sayılı ... kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait ... sayılı "..." ibareli marka başvurusu ile davalı şirkete ait redde mesnet ... sayılı marka arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, SMK m.6/4 ve m.6/5 hükmü koşullarının mevcut olup olmadığı, davacının SMK m.6/9 hükmü uyarınca kötü niyetli olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ... Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik'in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacı şahsın 11.12.2019 tarihinde ... sayılı "..." ibareli, 29, 30, 32, 35 ve 43.sınıflarda bulunan mal ve hizmetler için tescil başvurusunda bulunduğu, ...'nca yapılan ilk incelemeler sonrasında başvurunun SMK m.5/1-ç hükmü gereği bir kısım mal ve hizmetler bakımından reddedildiği, kalan mal ve hizmetler için başvurunun 13.04.2020 tarih ve 346 sayılı ...'nde yayınlandığı, davalı şirketin 17.08.2020 tarihinde ... sayılı markayı mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, m.6/3, m.6/4, m.6/5, m.6/6 ve m.6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, itirazların incelenmesi sonucunda ...'nca itirazın reddine karar verdiği, davalı yanın 01.02.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunduğu, davacı yanın 16.02.2021 ve 15.03.2021 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçeleri ibraz ettiği, yapılan itirazı değerlendiren ...'nun 18.10.2021 tarih ... sayılı ... kararı ile; itirazın kabulüne ve başvurunun reddine karar verdiği, redde mesnet olarak SMK m.6/1, m.6/4, m.6/5 ve m.6/9 hükümlenin gösterildiği, bu kararın davacı marka vekiline 23.10.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre ... tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, redde mesnet marka, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere;
Davacı marka başvurusu kapsamında yer alan “30.Sınıf: 30/02 Makarnalar, mantılar, erişteler. 30/03 Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül.” malları bakımından taraf markalarının emtia listeleri aynı/aynı tür mallardan oluşmaktadır.
Başvuru markasında yer alan "29/01 Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri." emtiaları, redde mesnet marka kapsamında yer alan "30/05 Hardal; sirke, soslar (baharatlar); baharat." emtiaları ile benzerdir. Özellikle marine işleminde birlikte kullanılan, tüketim esnasında tamamlayıcı niteliği bulunan ve birlikte alınan düşük düzeyli benzer mallardır.
Başvuru markasında yer alan "29/02 Kuru bakliyat." emtiaları, redde mesnet marka kapsamında yer alan "30/02 Un ve tahıllardan yapılan müstahzarlar. 30/14 Pirinç." emtiaları ile benzerdir. İkame ve rekabet imkanı olan; aynı raflarda yan yana satılan benzer mallardır.
Başvuru markasında yer alan "29/03 Hazır çorbalar, bulyonlar." emtiaları, redde mesnet marka kapsamında yer alan "30/05 Hardal; sirke, soslar (baharatlar); baharat." emtiaları ile benzerdir. Çeşni verici olarak benzer ihtiyaçları gideren, ikame imkanı olan, aynı raflarda yan yana satılan benzer mallardır.
Başvuru markasında yer alan "29/09 Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin." emtiaları, redde mesnet marka kapsamında yer alan "30/10 Şekerlemeler 30/15 Pekmez." emtiaları ile benzerdir. Birlikte tüketilen ve satın alınan yahut ikame ve rekabet durumu olan, yan yana satılan benzer mallardır.
Başvuru markasında yer alan "29/12 Patates cipsleri." emtiaları, redde mesnet marka kapsamında yer alan "30/10 Şekerlemeler." emtiaları ile benzerdir. İkame imkanı; birlikte, yan yana satış ve rekabet durumu olan benzer mallardır.
Başvuru markasında yer alan "30/11 Sakızlar." emtiaları, redde mesnet marka kapsamında yer alan "30/10 Şekerlemeler." emtiaları ile benzerdir. İkame imkanı; birlikte, yan yana satış ve rekabet durumu olan benzer mallardır.
Başvuru markasında yer alan "32/02 Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar." emtiaları, redde mesnet marka kapsamında yer alan "30/01 Kahve, kakao, suni kahve. 30/09 Çay." emtiaları ile benzerdir. Birlikte tüketilen, aynı yerlerde yan yana satılıp genelde birlikte satın alınan düşük düzeyli benzer mallardır.
Başvuru markasında yer alan "32/03 Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar." emtiaları, redde mesnet marka kapsamında yer alan "30/01 Kahve, kakao, suni kahve. 30/09 Çay." emtiaları ile benzerdir. Özellikle paketli/kutuda soğuk kahveler ve çaylar, meşrubat emtiası ile ikame imkanı; birlikte, yan yana satış ve rekabet durumu olan benzer mallardır.
Başvuru markasında yer alan "32/04 Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri." emtiaları, redde mesnet marka kapsamında yer alan "30/01 Kahve, kakao, suni kahve. 30/09 Çay." emtiaları ile benzerdir. Özellikle paketli/kutuda soğuk kahveler ve çaylar, meşrubat emtiası ile ikame imkanı; birlikte, yan yana satış ve rekabet durumu olan benzer mallardır.
Bunun yanı sıra, davacı marka başvurusunun kapsadığı “35. sınıf: 35/05 Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için (29. Sınıf) Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. (30. Sınıf) Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez (32. Sınıf) Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” ile davalı markasının kapsadığı 30. Sınıftaki mallar benzer ve ilişkili emtialar olarak değerlendirilmektedir. Zira gıda ürünlerinin mağazacılığı, bir başka ifade ile “market” hizmetleri ile gıda emtiasının kendisi arasında dolaylı da olsa benzerlik ilişkisi mevcuttur. Günümüzde özellikle büyük marketlerin, hizmet markası olarak perakende satış hizmetlerinde kullandıkları markaları, ayrıca ürün markası olarak da kullandıkları bilinen bir gerçektir. Örneğin ..., ... gibi büyük perakende marketlerinde onlarca farklı markalı gıda ürününün yanı sıra, ... ya da Carrefour markalı gıda ürünleri de satılmaktadır.
Tüm bunların yanı sıra şunu belirtmek gerekir ki; 29 ve 30. Sınıflardaki mallar arasında kimi durumlarda doğrudan benzerlik ilişkisi olmasa da, 29. Sınıftaki “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri.” ve 32. Sınıftaki “Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri.” emtiasının perakende satışı ile 30. Sınıftaki gıda mallarının perakende satışı aynı yerde, yan yana yapıldığından, bu malların mağazacılığı hizmetleri (35/05 alt grubu) birbiriyle örtüşen ve aynı ticari kaynaktan gelen hizmetler olması sebebiyle benzerdir. Dolayısıyla somut olayda 29, 30 ve 32. sınıflardaki (bira hariç) malların satışına ilişkin 35/05 alt grubundaki hizmetler ile 30. sınıftaki mallar arasında düşük düzeyli de olsa benzerlik ilişkisi vardır.
Ancak davacı marka başvurusunun kapsadığı “35.sınıf: 35/05 Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için (32. Sınıf) Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. (33. Sınıf) Alkollü içecekler (biralar hariç): Şaraplar, rakılar, viskiler, likörler, alkol içeren kokteyller. (34. Sınıf) Tütün, çiğneme tütünleri, sigaralar, purolar. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” emtiası bakımından taraf markalarının emtia listeleri arasında benzerlik ilişkisi bulunmadığı değerlendirilmektedir. Zira alkol ve tütün ürünlerinin gerek satıldıkları yerler, gerekse de satış koşulları gıda emtiasından oldukça farklıdır. Ayrıca bu mallar gıda emtiası ile ikame imkanı içermeyen ve bambaşka bir ihtiyacı gideren mallardır. Dolayısıyla alkol (bira dahil) ve tütün ürünlerinin satışına ilişkin 35/05 alt grubundaki mağazacılık hizmetleri ile davalının 30. Sınıftaki malları farklı ve ilişkisiz emtialardır.
Tüm bunların yanı sıra, davacı marka başvurusu kapsamında yer alan, tüketime hazır gıda emtialarının satışının gerçekleştirildiği 43/01 alt grubundaki “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” ile davalı markasının kapsadığı 30. Sınıftaki mallar arasında da benzerlik ilişkisi bulunduğu değerlendirilmektedir. Şöyle ki; “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” doğası gereği, yiyecek ve içecek emtiası ile doğrudan ilişkili olup, söz konusu hizmetler bakımımdan marka sahiplerinin karıştırılması riskine dayalı benzerlik mevcuttur. Bu kapsamda ilgili tüketicinin satın aldığı ürünlerin aynı ya da ilişkili üreticilerden geldiği zannına kapılması mümkündür. İşaretler arasında güçlü bir benzerlik olduğunda ise bu riskin kapsamı genişler ve böyle bir durumda, tüm mallar açısından karıştırılma ihtimalinin kabulü gerekir. 43. sınıftaki “Yiyecek içecek sağlanması hizmetleri” ile 30. sınıftaki mallar arasında rekabet ilişkisi mevcut olup, taraf markaları arasında iltibas tehlikesi ortaya çıkabilir ve Yüksek Yargı kararlarında da 43/01 ile 30. sınıf mallar arasında iltibas riskinin bulunduğu kabul edilir (Bkz;, ...).
Davacı marka başvurusunun kapsadığı 43/02, 03, 04 alt gruplarında yer alan “konaklama, kreş ve barınak” hizmetleri bakımından ise taraf markalarının mal ve hizmet listelerinin farklı ve ilişkisiz mal ve hizmetlerden oluştuğu değerlendirilmektedir.
Somut olayda çekişme konusu olan 29, 30 ve 32. Sınıflardaki mallar “yiyecek ve içecek ürünleri” olup, içinde çocuk tüketicilerin de yer aldığı oldukça geniş bir kitleye hitap eden emtialardır. Dolayısıyla iş bu mallar bakımından tüketici kesiminin heterojenliği ve satın alma sürecinde gösterecekleri özen ve dikkat seviyesinin düşüklüğü de gözetilerek, iltibas değerlendirmesinde orta ve alt düzey tüketicilerin algısının esas alınması gerektiği değerlendirilmektedir.
Çekişme konusu olan 35/05 alt grubu kapsamında satış hizmetlerine konu olan ürünler ise 29, 30, 32. Sınıflardaki “yiyecek ve içecek” emtiası ile 33. Sınıftaki “alkollü içecekler” ve 34. Sınıftaki “tütün mamulleri”dir. İş bu malların perakende satış hizmetlerinin tüketicileri ise; sosyal, kültürel ve ekonomik farklılık gözetmeksizin toplumun hemen hemen tüm kesimleridir. Dolayısıyla söz konusu satış hizmetleri bakımından da orta düzey tüketicilerin algısının esas alınması gerekmektedir. Aynı şekilde 43. Sınıftaki “restorancılık” hizmetlerinin tüketicilerinin de bilinç düzeyi orta seviyededir.
43. Sınıftaki “otelcilik, kreş ve barınak” hizmetleri ise daha spesifik bir ihtiyacı gideren ve satın alınma sürecinde daha özenle tercih edilen hizmetler olup; iş bu hizmetler bakımından ilgili tüketici kesiminin bilinç düzeyinin orta ve üst seviyede olacağı değerlendirilmektedir.
Davacı markasında yer alan ... figürü incelendiğinde; söz konusu şeklin, ... firmasının 1958 yılında ürettiği ... model ve bir çok amaca uygun tiplerden oluşan (...) ... aracının, sağ yandan görünümlü pozisyonundan ziyade; üzerinde sörf taşıyan yuvarlak hatlı bir yolcu minibüsü görünümünde olduğu değerlendirilmiştir. Kaldı ki davalının aynı yıllarda ürettiği araç ile ...’da bir akım haline gelen ... tatilciliğinde kullanılan ve ...’de ... markaları ile piyasaya sürülen rakip firma ürünlerinin genel karoseri yapılarının %10 +- davalı firma modelleri ile benzeşir özelliklere sahip olduğu değerlendirilmektedir. Bilirkişi raporunda örneklendirildiği üzere; aynı yıllarda üretilen muadil ürünlerin yandan görünümlerinde genel eskiz ve estetik birbirine benzemektedir. Bu nedenle davacı markasında kullanılan, “... markasız” fotoğrafik olmayan ... figürünün; davalının kroki/eskiz çizim markası ile görsel açıdan benzer olmadığı, davacı markasındaki şeklin nostaljik bir ... temsilinden ibaret olduğu, davalı markasını telmih etmediği değerlendirilmektedir. Ayrıca davalının belirttiği aracının üretim yılı, ... şartlarında sadece birkaç koleksiyonerin elinde bulunduğu, ülkemizde ise oto hurdacılarında dahi rastlanamayacak olduğu ve yine 40 yaş altı tüketici kitlesinin ürünü neredeyse hiç tanımadığı hususları dikkate alındığında; davacı ve davalı markaları arasındaki görsel farklılıkların ortalama tüketici tarafından kolaylıkla fark edileceği sonucuna varılmaktadır. Zira davacı markasında şekil unsuruna ek kelime unsurlarının ve genel görsel kompozisyonun markanın bütünsel algısına etkisi, davalı markasından oldukça farklıdır.
Davacı markasının ayırt edici esaslı unsuru ... Güncel Sözlük uyarınca “Bir otomobilin arkasına takılan, hem taşıt hem konut olarak kullanılan üstü kapalı araç” anlamına gelen “...” kelimesinin ... olan ... kelimesidir. Davacı markasındaki şekil unsuru ise bir ... figürü olup, kelimeye yönelik anlamsal vurguyu arttırmıştır. Davacı markasının altında bulunan “...” ibaresi ise yiyecek ve konaklama hizmetlerini betimlemektedir. Davalı markası ise ... şeklinin 5 ayrı açıdan görünümünden oluşmaktadır. Bu haliyle her iki markanın da “...” algısı yarattığı ve kavramsal açıdan markaların benzer olduğu değerlendirilmektedir.
Davalı markası şekil unsurundan ibaret olup, kelime unsuru içermemektedir. Dolayısıyla işitsel bir etki yaratmayan davalı markası ile “....”den oluşan davacı markası arasında işitsel benzerlik bulunmadığı değerlendirilmektedir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; markaların hitap ettiği tüketici kesiminin; davacı ve davalı markalarının farklı işletmelere ait ilişkisiz markalar olduğunu kolaylıkla kavrayacak, salt davacı markasında yer alan sembolik minibüs/... şekline bakarak taraf markalarını ilişkilendirmeyeceği kanaatine varılmıştır. Zira; davacı markasındaki şekil unsuru, kelime unsurunun önünde geçmediği gibi; şeklin genel görsel kompozisyonu da davalı markasından farklılık içermektedir. Davacı markasındaki figür, genel ve sembolik bir temsiliyet içermekte olup, davalı markasına atfedilecek bir yakınlığı bulunmamaktadır. Markaların görsel ve işitsel farklılıkları uyarınca bütünsel açıdan benzer olmadıkları ve aralarında ortalama tüketici kesimini yanılgıya düşürecek şekilde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; ... Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, ...’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (...) Bir markanın ... Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın ...'de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; ... 'nin 13.02.2019 tarih ... sayılı kararında belirtildiği üzere, ...’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce ...’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde ...)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, ...'de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davalının ... nezdinde sunduğu itiraz dilekçesi ve ekleri incelenmekle; davalının redde mesnet markasının tanınmışlığını ispata yönelik olarak tercümesi bulunmayan bir kısım yurt dışı tescillerini ve dilekçeye eklenmiş bir kısım internet haberlerini delil olarak sunduğu görülmektedir. Davalının sunduğu deliller redde mesnet markanın tanınmışlığını ispata yeterli ve elverişli değildir. Öte yandan davalı markasının tanınmış olduğu kabul edilse dahi, somut olayda taraf markaları arasında işaret benzerliği bulunmadığından, SMK 6/4 ve 6/5 maddelerinde sayılan koşulların gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (....)
Somut olayda; davaya konu marka ile redde mesnet markanın iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davacının kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; somut olayda SMK m.6/1, m.6/4, m.6/5 ve m.6/9 hükümleri koşulları oluşmadığından, aksi yönde tespitler içeren ... sayılı ... kararının iptaline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; ... sayılı ... kararının İPTALİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL'nin düşümü ile bakiye kalan 120,60 TL'nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 TL vekalet harcı, 3.235,00 tercüme ücreti, 2.600,00 TL bilirkişi ücreti, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 117,00 TL yurtdışı tebligat harcı, 149,50 TL posta-tebligat masrafı olmak üzere toplam 6.274,02 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı ... tarafından yapılan 23,00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı kurum vekili, davalı şirket vekilinin yüzüne karşı HMK m. 341 hükmü gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde .... Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk Dairesi nezdinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/06/2023

Katip ...
E-imza

Hakim ...
E-imza

UYAP Entegrasyonu