T.C. ... 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/426 Esas - 2023/249
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
...
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/426
KARAR NO : 2023/249
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 17/10/2022
KARAR TARİHİ : 08/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/07/2023
DAVA:
Davacı vekili 17/10/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin ... nezdinde ... sayılı "..." ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun ... resmi markalar bülteninde yayınlandığını; davalı şirketin ... sayılı ve "... ...", "...", "...", "... ..." ibareleri markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kısmen kabulüne karar verilerek başvurunun kısmen reddedildiğini, bu ret kararına karşı müvekkilin yeniden inceleme taleplerinin bu kez ... ... sayılı... kararı ile nihai olarak reddine karar verilerek başvurunun reddine karar verildiği, oysa... tarafından müvekkiline ait “...” markası ile itiraz sahibi davalı Şirket’e ait “...” baskın kelime unsurunu içeren markalar arasında benzerlik bulunduğundan bahisle, markanın ilk ret kararında başvuru kapsamından çıkartılan 09, 35, 38 ve 41. sınıflara ilaveten, ayrıca 36. sınıftaki hizmetlerin büyük bir bölümü bakımından da ayrıca reddedilmesine karar verildiğini, başvuru konusu marka ile davalı şirket markaları arasında “...”a neden olabilecek görsel, işitsel, kavramsal ve yazılış benzerliği bulunmadığını, taraf markaların bütünsel olarak karşılaştırıldığında, markalar arasında yeterli seviyede farklılık olduğunu, görsel, kavramsal, yazılış veya işitsel benzerliği bulunmadığını ve markalarda bütün olarak algılandığında özgün tasarım ve renklerin algılandığını, bu suretle orta seviyedeki bir tüketicinin bile markalar arasında herhangi bir bağlantı kurmasının mümkün olmadığını, başvuru konusu marka ile davalı şirkete ait markaların hitap ettiği tüketici kitlesi ile her iki şirketin faaliyet gösterdikleri alanların tamamen farklı olduğunu, müvekkili şirketin bankacılık faaliyeti gösterdiğini, davalı şirketin ticaret sicil kayıtlarında da görüleceği üzere ana faaliyet konusunun ise bilgi teknolojileri/bilgisayar danışmanlık hizmetleri olduğunu, tamamıyla farklı sektörlerde faaliyet gösteren iki firmaya ait markaların birbirleri ile ilişkilendirilmesi, bu iki firma tarafından sunulan mal ve hizmetlerin karıştırılmasının, firmaların birbirlerinin ticari itibarından haksız menfaat elde etmesi ihtimalinin bulunmadığını, taraf markaları tarafından sunulan mal ve hizmetlerin birbiri ile rekabet halinde veya birbirini ikame eden nitelik de olmadığını, iddia ederek... kararının yerinde olmadığını belirterek, ...’nun ... sayılı kararının iptale karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı kurum vekili dilekçesinde işlem safahatını ve mevzuat hükümlerini açıkladıktan sonra özetle; Davacı vekilinin iddialarının aksine, "..." ibaresinden oluşan davacı şirkete ait başvuruya konu ... sayılı marka ile diğer davalı şirkete ait baskın kelime unsuru "..." olan itiraz gerekçesi markaların benzer olduğunu, davacı vekilinin iddiaların aksine, dava konusu markalar arasında, diğer davalı şirketin yapmış olduğu itiraz sonucu ... tespit edilen sınıflar açısından 6769 sayılı SMK’nın 6/1.maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, ... kararının hukuka uygun olduğunu, yapılan itirazlar üzerine, ... tarafından dava konusu markaların kapsadıkları mal ve hizmetler yönünden inceleme yapılarak, markalar arasındaki benzerlik düzeyi dikkate alınarak 36.sınıftaki hizmetler bakımından da markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunduğu tespit edildiğini, bu sınıf açısından da karıştırılma ihtimali bulunduğundan diğer davalı şirketin itirazının kısmen kabul edildiğini, ... tarafından verilmiş olan bu kararın usul ve yasaya uygun olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin 2006 yılında kuruduğunu, kurulduğu günden günümüze ... markası ve ticaret unvanı ile farklı özelleştirilebilir kurumsal çözümler sunan küresel bir teknoloji sağlayıcısı olarak çalışmaya devam ettiğini, kurulduğu 2006 yılından beri... e-ticaret altyapı çözümleri, e-ticaret uygulamaları ile dijital iş geliştirme ve yönetim danışmanlığı hizmetlerini verdiğini, ticari faaliyetlerinde ... markasını kullandığını, sunduğu ürün ve çözümleri ...’ nin en büyük 200 dijital perakende operasyonunun 50’den fazlasında tercih edildiğini, parakende sektörünün dijitalleşmesinde öncü rol oynayan ... çözüm önerileri ve ürünleri, parakende, finans, gayrimenkul, ulaşım ve hızlı tüketim ürünleri sektörlerini de kapsayan geniş bir yelpazede müşteri bulduğunu, web ve mobil odaklı girişimcilere yazılım ve teknik destek sağlamanın yanı sıra, faal oldukları sektörün dinamiklerini de dikkatle irdeleyerek kurulmasından, büyümesine kadar pek çok süreçte aktif rol üstlendiklerini, pek çok işletmenin büyümesine katkı sağladığını 15 ülkede 70 milyondan fazla müşteri tarafından kullanıdığını, ... markası ve ticari işletme adı ile faaliyet gösterdiğini, 2017 ve 2021 yılları arasında 5 yıl üst üste ... raporlarında yer almıştır, 2020 yılında ... ödülüne hak kazandığını, 2019-2020 yılında müşterileri ile birlikte ... ödülüne layık görüldüğünü, 2011 yılında ... 'le beraber Para Durumu isimli finansal okuryazarlık platformunu hayata geçirmiş, tüm teknolojik altyapısını oluşturduğunu, 2008-2012 yıllarında ilaç sektörüne yönelik, ilaç fiyatlarının hesaplamasını yapan bir finansal analiz aracını hayata geçirdiklerini, birçok tanınmış bilinen markaya hizmet verdiğini, e-ticaret alanında gerçekleştirilen birçok toplantıya ve etkinliklere de sponsorluk yaptığını, müvekkil bünyesinde başta ... olmak üzere, ..., ..., ... merkezli de ofislerinin yer aldığını, ... markası bilinen bir marka haline geldiğini davalı tarafça 30.01.2021 tarihli başvuru ile ilgili tebliğin 09 16 35 36 38 41 42 45. Sınıflarında yer alan mal ve hizmetler için ... kodlu ... marka başvurusu yapıldığını, ilgili markanın ilanına müvekkilinin ... markaları ... alınarak itiraz edildiğini, Markalar dairesi tarafından, ihtilaf konusu markalar benzer /... içinde görülmüş, dava konusu ... sayılı ... marka başvurusundan, 06, 35,38,41. Sınıflardaki mal ve hizmetlerin çıkarılmasına karar verildiğini, söz konusu karara müvekkili firmanın ve başvurucu firmanın yeniden itiraz ettiğini, ... nın başvuru sahibinin itirazını red ettiğini, müvekkili firma itirazını kısmi kabul ederek davaya konu marka başvurusu kapsamından 36. Sınıfta yer alan bir kısım mal ve hizmetlerin çıkarılmasına karar verildiğini, ilgili karar kapsamı ile, ...’in dava konusu markalar arasında yüksek düzeyde bir ... tespit ettiğini ancak davalı taraf marka başvurusunda müvekkil markaları ile ortak olarak yer alan 42. sınıfın değerlendirme dişi bırakılması ve bu hizmet grubu yönünden de bir red kararının verilmemesi açikça eksik inceleme yarattığı inancı ile mahkemenizin .... Sayılı dosyası ile kararın iptali ve hükümzüzlük talepli dava açtıklarını, davacı ise, huzurdaki iddiaları ile dava konusu markaların benzer olmadığını öne sürdüğünü, yine mahkemenizde görülen ...sayılı dosya içeriğinde yer alan huzurdaki dava davacısı ilgili davada; müvekkili adına 36. Sınıfta marka başvurusu yapılan ... sayılı ... markasının ilanına, davacının ... marka başvurusu esas alınarak yapılan itirazların kabulü üzerine, ilgili kurum kararının iptali talebi ile taraflarınca açılmış olup, ... davadaki iddiaları marka üzerindeki gerçek hak sahipliğine ilişkin olup, İlgili ihtilafa sebep markanın idari sürecinde ise huzurdaki davanın davacısı ... ..., ... ve ... markalarının benzer oldukları ileri sürdüğünü, huzurdaki davada ise davacı, esas unsurları yine aynı olan ... ve ... markalarının ... yaratmadıkları iddiasında olduğunu, mevcut dava dosyasının varlığı, genel hukuk kaideleri içinde himaye görmeyen çelişkili işlem yasağına aykırılık oluşturduğunu, müvekkilin öteden beri ticaret unvanı da olan ve tüm ticari faaliyetlerinde aktif olarak kullandığı markası ve tanıtıcı işareti olan ... sahibinin hususiyetini taşır, oldukça özgün, bir marka olduğunu, markanın odaklandığı hizmet sınıfı ile ilgili olabilecek doğrudan bir anlamı bulunmadığını, müvekkilinin markaya yaptığı yatırımlar ve kazandırdığı değerler ile, markanın tüketiciler için gayet ayırt edici olduğunu, davacının bu kadar özgün ve bilinen bir markanın ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kullanılması ve bu ibare üzerinden kendi lehine markasal alan yaratılmaya çalışılması, müvekkili marka hakkına açıkça zarar verdiğini, dava konusu karar ile de tüm bu ... durumunun yerinde olarak tespit edildiğini ve davacı taraf iddialarının aksine davacı markası ile müvekkili markası ... içinde görüldüğünü, markaların kapsadıkları mal ve hizmetlerin ortak olması, hem de müvekkil adına tescilli sair emtialar ile de, dava konusu mal ve hizmet gruplarının içiçe geçmiş olması ve müvekkilin özellikle 36. Sınıfa yönelik öncelik hakkı sebebi ile dava konusu tüm hizmetler için iltibasın yaşanacağını, müvekkilinin faaliyetleri kapsamında yer alan 35. Sınıf hizmetler içinde yer alan pek çok hizmet, 36. Sınıfta yer alan ve huzurdaki davada tartışılan hizmetler ile yine bu hizmet grubu, 42. Sınıftaki en genel tabiri ile bilgisayar/yazılım hizmetleri ile yakın ilişkili/... içinde olup, müşterilerine E-ticaret alanında alt yapı düzenleyen ve e-ticaretin tüm parasal ilişki, güvenlik, finans ve ödeme boyutlarını ayrıca düzenleyen, yine finans konularında ciddi yatırımlar yapan bir işletmenin faaliyetlerinin bu sınıf içinden bağımsız düşünülemeyeceğini, markaların dava konusu hizmetler açısından, aynı, ortak ve yakın ilişkili hizmetler içerdiğini, dava konusu markanın ... ibaresi olduğunu, markanın asli unsurunun ... olup ... kelimesinin ... anlamına gelen, markaya ayırt edicilik katmayan ikincil ibare olduğunu, müvekkili markalarının asli unsurunun ... olduğunu, fonetik olarak tamamen benzer olan bu markalar arasında, tek farkın sondaki ... harfinin noksanlığı olduğunu, ... sesinin, markanın fonetiğinde güçsüz ve etkisiz olduğunu, bu durumun iltibası arttırdığını, davacının sicilde tescil girişiminde bulunduğu başkaca ... esas unsurlu marka başvurularının da bulunduğunu, bu markalara müvekkili adına yapılan itirazların müvekkil lehine sonuçlandığını, Davacı iddialarının aksine, dava konusu karar ile de yerinde olarak tespit edildiği üzere ihtilaf konusu markaların ... düzeyini de aşar biçimde, bütünsel ve fonetik olarak da ayırt edilemeyecek kadar benzer olduklarını, ... nezdinde, müvekkilİ ... markasına yönelik yapılan arama sonuçlarında, davalı ... ... işletmesi ve ... marka kullanımlarının öncelikli olarak çıktığını, müvekkil markasına yönelik arama yapmak isteyen müşterilerin, davacıya yönlenebildiğini, bu sonuç karşısında, müvekkiline ait olan ve müvekkilin öteden beri ... yaparak büyüttüğü markasının marka değerine zarar geldiğini, onun ayırt edici karakterini zedelendiğini, ortalama tüketiciler için karışıklık yarattığını, müvekkili marka ailesinin yeni bir serisi olarak algılandığını, Müvekkilinin ... markasının kendi sektörü açısından markasal değeri ve gücü oldukça yüksek bilinen bir marka olduğunu, davacının müvekkili markalarının bilinirliğinden haksız bir şekilde yararlanmak istediğini, ... markasının müvekkilin 2006 yılından bu yana ticari işletme adı olduğunu, müvekkilinin öteden beri tüm ticari faaliyetlerinde ve tanıtımlarında bu ismi kullandığını, müvekkilinin kuruluş gazetesinden de görüleceği üzere dava konusu hizmet sınıflarının, müvekkilin faaliyetleri arasında açıkça yer aldığını, aynı zamanda hükümsüzlük talebi de içeren huzurdaki ihtilafımız açısından ticari işletme adından kaynaklı haklarının da göz önünde bulundurulması gerektiğini, davalının ... biçimde ticari işletme oluşumlarınının 2020 yılı sonrasında gerçekleştirildiğini, bu ibare ile marka başvuruları gerçekleştiren ve müvekkiline ait ticari alan içine sizma ile yayılan, bu anlamda inveo ibaresi içeren başkaca işletmeler ve bu işletmeler üzerinden de marka başvuruları gerçekleştirerek asıl hak sahibinin haklarına engel olan davacı eylemlerinin kötüniyet içerdiğini, Müvekkilinin ... markası üzerinde öncelikli hak sahibi olduğunu, bu sebeple müvekkilinin orjinalitesi ile piyasada edindiği itibar değerini korumak için davacı marka girişimleri ile mücadele ettiğini, taraf markaları arasından yüksek düzey bir ... bulunduğunu, birbirine bu kadar benzeyen markaların aynı sektöre yer almasının, öncelik hakkı sahibinin haklarına zarar vereceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, davaya konu ... ...’nun ... sayılı kararı ile davacıya ait ... kod nolu marka başvuru dosyası ve davalı şirkete ait marka tescil belgeleri getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
Mahkememizin 08/06/2023 tarihli duruşmasında hüküm sonucu tefhim edilmiş olup, gerekçeli karar yazılmadan hüküm sonucunu tefhim eden Hâkim ... vefat etmiştir. ... 'nın 23/06/2023 tarih ... sayılı görevlendirme yazısı ile; gerekçeli kararı yazılamayan iş bu dosyanın ... ... Mahkemesi Hakimi ... tarafından yazılması uygun görülmüştür. Bu nedenle iş bu gerekçeli karar; 6100 sayılı HMK m.299 hükmü uyarınca, tefhim edilen hükme uygun olarak Hâkim ... tarafından yazılarak imzalanmıştır.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, davacı başvurusu olan ... sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak ... tarafından alınan ... sayılı kararın iptali isteminden ilişkindir. ... kararının davacı başvuru sahibine 17/08/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 17/10/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 12/04/2023 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; ".... sayılı ... ibareli davacı marka başvurusu ile davalı tarafın kısmi redde ... markalarının benzer olduğu; davacı başvurusu kapsamında reddedilen çekişme konusu tüm mal/hizmetlerin davacı markaları kapsamındaki mal/hizmetler ile aynı/aynı tür/benzer olduğu ve markalar arasında bu mal/hizmetler itibariyle m. 6/1 koşullarının bulunduğu..." ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, ... ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun "..." ibaresinden oluştuğu, kapsamında 09, 35, 36, 38, 41 sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerden oluştuğu, itiraza ... markaların "... ...", "...", "...", "... ..." ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 09, 35, 36, 38, 41, 42, sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, dava konusu marka kapsamında aynı/aynı tür ve benzer mallar ile birlikte, kullanım amaçları, işlevleri ve birbirleri ile olan ilişkileri (alternatif veya tamamlayıcı olması) bakımından yapılan değerlendirmede, davaya konu markanın kapsamından çıkarılan tüm emtiaların davalı yanın markası ile aynı / aynı tür veya benzer nitelikte olduğu tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış "..." ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı "... ...", "...", "...", "... ..." ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Dava konusu markasının beyaz zemin üzerine mavi renk kullanılarak stilize yazı karakteri ve tümü büyük harflerden oluşan bir ... sözcük markası olduğu, ... kelimenin dilimizde ya da başkaca bir dilde bilinen bir anlamının bulunmadığı, davalının beyanlarında da belirttiği gibi ... anlamına gelen investment kelimesinden de esinlenerek oluşturulduğu, yine markada yer alan ... kelimesinin ise ... kelimesinin İngilizcesi olduğu, markanın “...” ya da “...-...” şeklinde tellafuz edilebileceği, markanın münhasıran ve esas unsurunun ... ibaresi olduğu, ... kelimesinin ortalama tüketici bakımından bir ayırt ediciliğinin bulunmadığı görülmektedir.
Davalının kısmi redde ... markaları incelendiğinde; "... ...", "...", "...", "... ..." şeklinde olduğu, bir kısmın beyaz zemin üzerine siyah renk ve düz yazı karakteri ve küçük harf ile yazıldığı, bir kısım markalarının ise ... kelimesi ile bu kelimenin sonuna eklenmiş “...(birleşik ticaret), ...(çözümlerinizi icat etmek)” kelimesinden oluştuğu, bir kısım "..." markalarının ise beyaz zemin üzerine, gri renk kullanılarak düz yazı karakteri ve tümü küçük harflerden oluşan bir karma bir marka olduğu, anılan ibarenin “...” harfinin özgün bir tasarım olarak kırmızı renkte, daha çok kare görselinde tasarlandığını, kelimenin ingilizcede “...” anlamına geldiği, diğer taraftan kelimenin İngilizce’de (finansal/parasal) ... yapmak anlamına gelen “ ...” veya “...” kelimleri ile doğrudan bir bağlantısı bulunmasada ilgili kelimelerden de esinlenililerek oluşturulduğu, “...” ya da “...” olarak telaffuz edilebileceği, bununla birlikte markanın bir bütün olarak algılanacağı, başka bir ifadeyle tüketicinin anılan markayı parçalara bölerek algılamasına neden hiçbir durumun mevcut olmadığı, sonucuna varılmıştır.
Davalı yanın markaları ... kelimesi etrafında türetilmiş seri markaları olduğu anlaşılmaktadır. İşbu davalı markalarında ... kelimesi ayırt edici esaslı unsur konumunda olup, ... ibaresinin yanı sıra markalarda yer alan “...(...), ...(...)” ibaresi ise ayırt edicilik sağlamayan tali unsur konumundadırlar. Davalı markalarında ayrıca “...” harfi özgün şekilde tasarlanmıştır. Markaların ayırt edici esaslı unsurunun ... ibaresi olduğu görülmektedir. Bu çerçevede tespiti gereken husus taraf markaları arasında, benzerliği tespit olunan emtialarda, ilgili tüketiciler nezdinde, iktisadi anlamda ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açacak bir benzerliğin kurulup kurulamayacağıdır.
Taraf markaları anlamsal olarak incelendiğinde, her iki markanını da ... anlamına gelen investment kelimesinden esinlenilmiş olduğu anlaşılmaktaysa da davacının ... markasının bir anlamı bulunmadığı, ancak davalının ... markasının “buluş/icat” anlamına geldiği anlaşılmakla aralarında anlamsal benzerlik bulunmadığı, ancak ... ve ... ibareleri arasında işitsel olarak yüksek düzeyde benzerlik bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Dava konusu markaların grafik tasarımları, kullanılan renk ve şekil ögeleri bakımından markalar arasında görsel bakımdan ayniyet ya da ayırt edilemeyecek kadar benzerlik olmamakla birlikte; ortak “...” dizilimi sebebiyle bütün olarak bıraktıkları intiba bakımından iltibasa sebep olacak kadar belirgin bir benzerlik doğurduğu düşünülmektedir. Şöyle ki; davalı markası 6, davacı markası ise 5 harften oluşmakta olup, taraf markalarında ilk 5 harfin dizilişi tamamen aynı olup, sadece davacı markasındaki son harf (...) farklı olarak yer almakta olup, bu harfin dışında davaya konu markada kalan tüm harfler davacı markasında yer alan harflerle tamamen aynıdır. Davacının “... ” ve davalının ... ibarelerinde sadece bir harf değişik olup, geri kalan harfler ile markaların okunuşlarındaki hece sayıları ve vurguları aynıdır. Davacı markasında her ne kadar ... harfi noksan olsada bu durum markanın bütünsel algısı ve kompozisyonu itibariyle benzerlik ve ... ihtimali ortadan kaldırmamaktadır.
Markaların harf dizilişi incelendiğinde taraf markalarının dizilişlerinin aynı olduğu, tüketici dikkatinin daha çok markanın başlangıç kısmına yoğunlaştığı da dikkate alındığında ortalama tüketici tarafından ilk bakışta ve kolaylıkla ayırt edilebilecek bir görsel ve fonetik farklılık yaratmadığı ortadadır. Her ne kadar davacı markası ile davaya konu marka birebir aynı kelimeyi içermese de bunları oluşturan harflerin çoğunluğunun ve harf dizilişlerinin aynı olması, her iki markanın genel görünüm itibariyle benzer marka olarak algılanmasına neden olmaktadır. Ayrıca, markalar telaffuz olarak da “...” ve “...” olarak telaffuz edilmekte olup, aynı zamanda yazıldıkları gibi okunmaları durumunda dahi ... ve ... şeklinde telaffuz edilecektir. Markalar görüldüğü üzere telaffuz olarak da birbirlerine çok yakındır. Davacının davaya konu markasında son harf “...” noksan yazılarak yeni bir marka yaratılmaya çalışmışsa da bu farklılıklar davaya konu markaya ayırt edicilik sağlamada yeterli olmamıştır. ... ve ... markaları arasındaki farklılıkların, iki marka arasında karıştırılma ihtimalini bütünüyle bertaraf edecek düzeyde olmadığı, taraf markaları arasında ilişki kurma/çağrışım yaratma şeklinde bir benzerlik yarattığı kanaatine varılmıştır.
İşaretlerin görsel ve işitsel benzerlik düzeyini ve tüketicilerin işaretlerin başlangıç kısımlarını hatırlama eğiminde oldukları dikkate alınarak, başvurunun son harfinde yer alan farklılığın, karşılaştırılan ibareler arasındaki yüksek düzeyde benzerliği ortadan kaldıramadığı açıktır.
Taraf markaları benzerlik taşıdığı gibi taraf markaları kapsamındaki mal/hizmetler arasında ayniyet düzeyinde ilişki bulunduğu, aynı/benzer sektörde, aynı/benzer faaliyetlerin icrası sırasında kullanılabilen mahiyetteki mal/hizmetler oldukları göz önüne alındığında işaretler arasında karıştırılma ihtimalinin arttığı şüphesizdir. Kaldı ki; yukarıda da belirtildiği üzere söz konusu mal/hizmetlerin ilgili tüketici kitlelerinin sektör konusunda bilgi veya deneyim sahibi olan bilinçli tüketiciler olması, dikkat ve bilinç düzeylerini yükselttiği gibi daha önceden bildiği ve tanıdığı bir markayı, aynı sektördeki benzer emtialarda gören bu tüketicilerin, önceki marka ile sonraki markayı ilişkilendirme süreci de çok daha hızlı olacaktır. Açıklanan nedenlerle; davaya konu ... sayılı ... ibareli marka başvurusu ile ... esas unsurlu davalı markalarının benzer olduğu; başvuru kapsamından çıkarılan tüm hizmetler bakımından aynı/aynı tür/benzer olduğu ve markalar arasında ... ihtimali bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın düşümü ile 99,20 TL bakiye karar harcın davacıdan tahsili ile Hazine'ye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, ... hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde ... aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK'nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ... Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/06/2023
Katip ...
e-imzalıdır.
Hakim ...
e-imzalıdır.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!