T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/163
KARAR NO : 2022/393
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 29/04/2022
KARAR TARİHİ : 17/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/11/2022
DAVA:
Davacı vekili 29/04/2022 harç tarihli dava dilekçesiyle; müvekkili şirketin tescil edilmek üzere TÜRKPATENT nezdinde 2021/028986 sayılı "...+şekil" ibareli marka tescil başvurusu yaptığını, başvurularının Markalar Dairesi Başkanlığı kararı ile re'sen 6769 sayılı SMK'nun 5/1-b, ç, ç uyarınca kısmen reddedildiğini, bu ret kararına karşı yaptıkları itirazın bu kez TÜRKPATENT YİDK kurulunca nihai olarak reddedildiği, oysa Müvekkilinin 2008 yılında elektrikli araçların şarj istasyonlarına yönelik bir işletme ağı kurmak amacıyla bir girişim şirketi olarak kurulduğunu, Avrupa’da dahi alanında ilk kurulmuş girişim şirketlerinden biri konumunda olduğunu, elektrikli araçların yayılmasının önündeki en önemli engel olan "şarj istasyonu altyapısı ve yaygınlığı" sorununu çözmeyi hedeflediğini, müvekkili şirketin çoğunluk hisselerinin 2018 yılında Türkiye'nin en büyük ve en tanınmış enerji şirketlerinden olan ... Enerji A.Ş.’nin bünyesinde olan ... Müşteri Çözümleri A.Ş. tarafından satın alındığını, müvekkilinin elektrikli araçlar için şarj istasyonları sağlanması hizmetleri bakımından Türkiye’nin en tanınmış şirketlerinden bir tanesi olduğunu ve... gibi sektörlerinin en tanınmış şirketleri de müvekkil şirketin hizmetleri ile ilgili stratejik ortakları arasında yer aldığını, müvekkilinin 18.460.000 TL sermayesi ve 37 farklı şehirde bulunan 500 adet şarj istasyonları ile Türkiye’nin en yaygın ağına sahip elektrikli araçlara yönelik şarj hizmeti veren şirketi olduğunu, 04 / 12 / 32 / 35 / 37 / 39 / 45 /. Sınıfları kapsayacak şekilde 2021/028986 başvuru numaralı marka başvurusunu yaptığını, başvurunun birtakım emtialar bakımından kısmen reddedildiğini, müvekkil şirketin ... marka başvurusunun; 12 sınıfta; “Motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil) ve bu taşıtlar için motorlar, kavramalar ve transmisyon bağlantıları, transmisyon kayışları ve zincirleri, dişliler, frenler, fren disk ve balataları, şasiler, kaportalar, süspansiyonlar, darbe emiciler, şanzımanlar, direksiyonlar, jantlar.“ malları bakımından ve 37. Sınıfta “Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu)” hizmetleri bakımından ve 35. Sınıfta Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil) ve bu taşıtlar için motorlar, kavramalar ve transmisyon bağlantıları, transmisyon kayışları ve zincirleri, dişliler, frenler, fren disk ve balataları, şasiler, kaportalar, süspansiyonlar, darbe emiciler, şanzımanlar, direksiyonlar, jantlar mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) hizmetleri bakımından Sınai Mülkiyet Kanunu (“SMK”) m.5/1 (b) ve (c) gerekçeleriyle reddedildiğini, somut olay bakımından ... kelimesi yukarıda sayılmış olan 12. Sınıftaki mallar ve 37. Sınıftaki Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu) ve hizmetleri ve 35. Sınıfta Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil) ve bu taşıtlar için motorlar, kavramalar ve transmisyon bağlantıları, transmisyon kayışları ve zincirleri, dişliler, frenler, fren disk ve balataları, şasiler, kaportalar, süspansiyonlar, darbe emiciler, şanzımanlar, direksiyonlar, jantlar mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) bakımından tanımlayıcı ve/veya ayırt ediciliğe sahip olmayan bir kelime olmadığını, “... “kelimesi herhangi bir tanım anlamına gelmeyen, yaratılmış olan bir kelime olduğunu, “...” kelimesinin hiçbir literatürde ve kaynakta elektrikli araç şarj istasyonu anlamına gelmediğini, aksine Vikipedi ve internette yer alan diğer resmi kaynaklarda elektrikli araç şarj istasyonu kelimesinin kısaltması Evse olarak belirtildiğini, elektrikli araçlara elektrik enerjisi temininin sağlandığı şarj ünitesi ve istasyonlarının kurulması, şarj ağı ve şarj ağına bağlı şarj istasyonlarının işletilmesi ile şarj hizmetinin sunulmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek için 02.04.2022 tarihinde Şarj Hizmeti Yönetmeliği yayımlandığını, bu yönetmelikte ülkemizde elektrikli araçlarla ilgili şarj istasyonları bakımından resmi mevzuat olan yönetmelikte şarj istasyonunun tanımı veya kısaltmasının ... anlamına geldiği gibi bir açıklama olmadığını, bu nedenlerle ... ibaresinin bütünsel olarak türetilmiş ayrı bir kelime olduğu ve dolayısıyla da marka vasfına haiz olduğunu, müvekkilinin 2011 3424 ve 2012 61182 sayılı tesciller ile daha evvel de markasını tescil ettirdiğini, söz konusu marka tescillerinin kapsadığı ürün listesine bakıldığında “...” markasının, zaten geçmişte de müvekkili şirket adına elektrikli ürünlerin de olduğu sınıflarda tescil edildiğini, müvekkili şirketin ... markasının geçmişte de benzer sınıflar bakımından tescil edilmesine güvenmiş, markasına yatırım yaparak onu geliştirdiğini, kaldı ki SMK M.5/2 uyarınca da müvekkili başvurusunun reddedilmemesi gerektiğini, “...” markasının müvekkili tarafından yaratılmış bir marka olarak 2008 yılından beri yoğun şekilde Türkiye’de kullanılmakta olduğunu, 2011-2012 yılından beri de zaten tescile dayalı kullanıldığını, Google’da “...“ kelimesi yazıldığında yalnızca müvekkili şirketin markası ve bilgilerinin çıktığını, bu kadar uzun süreli, fasılasız bir marka kullanımının, o markanın kullanım yoluyla ayırt edici hale gelmiş sayılması için yeterli olduğunu, müvekkili şirketin Türkiye’de en çok elektrikli şarj istasyonuna sahip şirket olduğunu, “...” markasının sadece pazarlama çalışmalarıyla ilgili son 2 yılda yaklaşık 415.572,21-TL tutarında harcama yapıldığını, yazılı ve görsel basın ile sosyal medya platformlarında ... markasının tanıtımları ile ilgili paylaşımlar ve yayımlar yapıldığını, ayrıca yine müvekkili başvurusunun 2017 77016 sayılı markanın redde konu hizmetler için aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzeri olduğu gerekçesiyle müvekkili markasının SMK m.5/1 (ç) bendi uyarınca "Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” yönünden kısmi reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili markası ile 5/1-ç maddesine gerekçe tutulan markanın bütünsel algıda farklı olduğunu, redde gerekçe markada herhangi bir şekil unsurunun yer almadığını belirterek, TÜRKPATENT YİDK'nun ... sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; kurum tarafından alınan kararların usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER:
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, delilleri toplanmış, iptali istenen ... sayılı YİDK kararı ve davacıya ait 2021/028986 sayılı "...+şekil" ibareli başvuru sayılı marka işlem dosyası getirtilmiş, teknik ve özel bilgiyi gerektiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor objektif, dosya kapsamındaki delillerle tutarlı denetim ve hüküm kurmaya yeterli kabul edilmiş, ve Mahkememizce de benimsenmiştir.
GEREKÇE
Uyuşmazlığın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Değerlendirilmesi ve Kabul
Dava davacı başvurusu olan 2021/028986 sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak TÜRKPATENT tarafından alınan ... sayılı kararın iptali istemlerine ilişkindir. Kararın davacı vekiline 01/03/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 29/04/2022 tarihinde açılan davanın 5000 sayılı kanunun 15/C maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Uyuşmazlığın özü, davacının 2021/028986 sayılı "...+şekil" ibareli başvurusu yönünden, 6769 sayılı SMK'nun 5/1-(b), (c) ve (ç) madde ve bentleri anlamında tescil engeli bulunup bulunmadığından ibarettir.
2021/028986 sayılı başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davacının 23/02/2021 tarihinde "...+ şekil" ibareli marka başvurusu kapsamından 12, 35. sınıflarda yer alan "12.sınıf; “Motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil) ve bu taşıtlar için motorlar, kavramalar ve transmisyon bağlantıları, transmisyon kayışları ve zincirleri, dişliler, frenler, fren disk ve balataları, şasiler, kaportalar, süspansiyonlar, darbe emiciler, şanzımanlar, direksiyonlar, jantlar. 35.sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil) ve bu taşıtlar için motorlar, kavramalar ve transmisyon bağlantıları, transmisyon kayışları ve zincirleri, dişliler, frenler, fren disk ve balataları, şasiler, kaportalar, süspansiyonlar, darbe emiciler, şanzımanlar, direksiyonlar, jantlar mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) 37.sınıf: Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu)." mal ve hizmetlerin mutlak ret nedenleri yönünden incelenmesi sonucu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca, 6769 sayılı SMK'nun 5/1-(b) ve (c) bendi uyarınca çıkartıldığını, 35.sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” hizmetleri açısından ise 2017/77016 sayısı ile tescilli dava dışı 3. Kişiye ait marka gerekçe tutularak 6769 s. SMK 5/1-ç maddesi uyarınca kısmen reddine karar verildiği, bu kararın yeniden incelenmesi isteminin ise, TÜRKPATENT YİDK’nun, ... sayılı kararı ile nihai olarak reddedildiği, anılan kararın iptali istemiyle Mahkememiz önündeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş, buna göre;
6769 s. SMK 5/1-b maddeleri uyarınca değerlendirme:
6769 s. SMK 5/1-b maddesi “Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler”in marka olarak tescil edilemeyeceklerini düzenlemektedir. Madde gerekçesi incelendiğinde, sicilde gösterilebilir olmasına rağmen ilgili mal veya hizmetler için ayırt ediciliğe sahip olmayan, dolayısıyla tüketiciler tarafından marka olarak algılanmayacak işaretlerin tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir. 2015/2424 sayılı AB Marka Tüzüğünün 7. maddesinde de marka olarak tescil edilemeyecek herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler benzer şekilde düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre işaretin tescilinin mümkün olmaması için “kaynak gösterme fonksiyonu”na sahip olmaması gerekmektedir.
Zira Avrupa Adalet Divanı ve Avrupa marka Ofisi ve üye ülkelerin ulusal mevzuatlarına göre bu maddenin yorumunda hareket noktası markanın esaslı fonksiyonu kavramıdır. Bir markanın esaslı/asıl fonksiyonu, mal ve hizmetleri bir başkasının mal ve hizmetlerinden ayırt etmekten ibarettir. Dolayısıyla ürünün bir kişi veya firmaya ait olduğunu tanıtmaya imkan vermesi, yani ayırt edici gücünün olması gereklidir. Eğer ki işaret, ürünün aidiyeti hakkında tüketiciye bir bilgi veremiyor ise marka olarak tescil edilemez. Dolayısıyla ayırt edicilik fonksiyonu, işaretlerin genel ve temel bir özelliğidir. (Adalet Divanı, T-157/08 Paroc OY AB v OHIM, 2011 – “InsolateFor Life”).
“Bir markanın ayırt edici karaktere sahip olması için o markanın, tescili istenen ürünün belirli bir işletmeden kaynaklandığını belirler hale gelmiş ve böylece o ürünü diğer işletmelerin mallarından ayırır hale getirmiş olması gerekir. (C-144/06 P Henkel v OHIM [2007] and C-304/06 P Eurohypo v OHIM [2008]).”. Yargıtay kararlarında da, ayırt ediciliğin markanın temel fonksiyonu olan kaynak gösterme fonksiyonunun sağlanıp sağlanmadığına bağlı olduğu ifade edilmektedir. Yargıtay 11. H.D.'nin 2005/1359 E., 2006/3136 K. sayılı kararında:
"556 sayılı KHK ile hüküm altına alınan tanım ve ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, ayırt edicilik fonksiyonu markanın en temel unsurudur. Çünkü, ayırt edicilik markanın üzerinde kullanıldığı bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini diğer teşebbüslerin mal ve hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlayan en önemli tescil şartıdır." denilerek ayırt ediciliğin markanın en temel unsuru olduğuna dikkat çekilmiştir. Dolayısıyla kabul edilen bu görüşler çerçevesine işaretin, tescili talep olunan emtialar yönünden “kaynak gösterme” fonksiyonunun var olup olmadığı incelenmeli ve bu doğrultuda bir kanaate varılmalıdır.
Somut olayda dava konusu başvuru "... şekil" şeklinde mavi bir fon üzerinde üst kısımda, tüketicilerin elektronik cihazlardan (özellikle cep telefonu, bluetooth kulaklık, şarjlı süpürge vb. nitelikteki batarya ile çalışan elektronik cihazlardan) aşina olduğu “şarj seviye çubukları” ile birlikte tasarlanmış bir araba görseli ile bu görselin hemen altında “...” kelimesinden oluşmaktadır. Bu mizanpaj ile oluşturulmuş dava konusu başvuru kapsamında davaya konu YİDK kararı neticesinde 5/1-b maddesi anlamında; "12.sınıf; “Motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil) ve bu taşıtlar için motorlar, kavramalar ve transmisyon bağlantıları, transmisyon kayışları ve zincirleri, dişliler, frenler, fren disk ve balataları, şasiler, kaportalar, süspansiyonlar, darbe emiciler, şanzımanlar, direksiyonlar, jantlar. 35.sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil) ve bu taşıtlar için motorlar, kavramalar ve transmisyon bağlantıları, transmisyon kayışları ve zincirleri, dişliler, frenler, fren disk ve balataları, şasiler, kaportalar, süspansiyonlar, darbe emiciler, şanzımanlar, direksiyonlar, jantlar mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) 37.sınıf: Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu)" mal ve hizmetler yönünden reddine karar verilmiştir.
Söz konusu mal ve hizmetlerin genel anlamda otomotiv sektörüne yönelik mallar, bu malların satışını kapsayan hizmetler ve servis istasyon hizmetlerine yönelik olduğu görülmektedir. Dolayısıyla tespiti gereken husus, dava konusu ibarenin ilgili tüketiciler nezdinde iktisadi kaynak gösterme yeterliliğine haiz olup olmadığıdır.
“...” kelimesinin tek başına YİDK kararında belirtilenin aksine doğrudan “elektrikli araç şarj istasyonu” anlamına gelen bir kelime olmadığı, bununla birlikte “e - sözcük” şeklindeki kullanım biçimine haiz kombinasyonlarla yaratılmış ibareler ile günlük hayatta sıkça karşılaşan tüketiciler açısından, sözcüğün başındaki “e” harfinin verilen hizmetin dijital ortamda sunulan bir hizmeti ifade ettiği (edevlet, enabız, eticaret, esağlık vb)anlamında algılanabileceği gibi “e” harfinin elektronik/elektrikli ürün veya hizmetler için bir kısaltma olarak (e-tebligat, e-mail, e-meeting, ebook, ecüzdan vb) da anlayabileceği, dolayısıyla tüketicinin “e” harfi ve sonrasında gelen sözcüğün niteliğine göre bu ibareyi çoğu zaman bir marka olarak algılamayabileceği, somut başvuru açısından da “...” şeklindeki kullanımın ilk olarak “elektronik şarj” anlamı ile tüketici tarafından algılanacak olduğu, dolayısıyla tüketicinin “şarj” edilebilen herhangi bir mal veya şarj hizmetinin tüketiciye sunulduğu hizmetler açısından bu ibareye markasal bir vasıf yüklemeyeceği, hatta tüketicinin dava konusu işareti bütün olarak, başka bir ifadeyle marka görselinde yer alan şarjı dolmakta olan araç şekil unsuru ile birlikte gözlemleyeceği bir durumda, işareti de doğrudan doğruya, günümüz koşullarında giderek yaygın hale gelen elektrikli araçlar için şarj hizmetinin sunulduğunu gösteren bir işaret olarak algılayacağı değerlendirilmektedir. Kaldı ki her ne kadar “...” kelimesi için birebir “elektrikli araç şarj istasyonu” şeklinde somut bir anlam mevcut değil ise de bu ibarenin “e-charge” şeklindeki birebir karşılığının dahi yabancı ülkelerde “elektrikli araç şarj istasyonları” sunumu hizmeti açısından kullanılan genel ve yaygın kullanılan bir kavram olduğu4 ve bu kullanıma konu hizmetlerin de “EV” tip yani “electronic vehicle” olarak bilinen araçların şarj edilmelerine yönelik hizmetlere ilişkin olduğu görülmüştür.
Görüleceği üzere “...” kavramı, doğrudan elektrikli araçların tüketim hayatına dahil olması/yaygınlaşması ile ortaya çıkan, giderek yaygın hale gelen ve ilgili sektörde tüm dünyada da ortak olarak (ECHARGE) şeklinde halihazırda kullanılan/kullanılmaya başlanan/kullanımının yaygınlaştığı görülen bir kavramdır. Hatta bu ibarenin kullanıma konu edildiği işaretlerde yine somut olaydaki “şarj olan araç görseli, priz görseli, şarj adaptörü görseli, yeşeil enerjiyi temsil eden renkler” gibi figüratif unsurlar ile oluşturulmuş logoların bulunduğu, dolayısıyla bu tür logoların da “...” kavramı altında gerçekleştirilen hizmet sunumu açısından özgünlüğü zayıf, verilen hizmete yönelik tüketiciye doğrudan mesaj veren ve sunulan hizmetin türüne yönelik algıyı tüketicide pekiştiren görseller oldukları sonucuna varılmıştır.
Bu halde dava konusu görsel altında başvuru konusu edilen işaretin tüketici nezdinde yaratacağı bütünsel algı itibariyle, 12.sınıftaki “Motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil) ve bu taşıtlar için motorlar, kavramalar ve transmisyon bağlantıları, transmisyon kayışları ve zincirleri, dişliler, frenler, fren disk ve balataları, şasiler, kaportalar, süspansiyonlar, darbe emiciler, şanzımanlar, direksiyonlar, jantlar.” ve 35. Sınıfta “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil) ve bu taşıtlar için motorlar, kavramalar ve transmisyon bağlantıları, transmisyon kayışları ve zincirleri, dişliler, frenler, fren disk ve balataları, şasiler, kaportalar, süspansiyonlar, darbe emiciler, şanzımanlar, direksiyonlar, jantlar. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” ve 37. Sınıftaki “Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu)” mal ve hizmetleri açısından esasen iktisadi kaynak göstermeye elverişli bir şekilde markasal bir izlenim oluşturmayacağı, bu ibarenin söz gelimi otomotiv sektöründe otomobilin elektrikli olduğu veya yine elektrikli araçlar için sunulan şarj istasyon hizmetlerini işaret eder bir niteliğinin bulunduğunu gösterir bir işaret/logo olarak algılanacağı, davacı yanın ilgili sektörde hakim işletme olması ve sektörde “...” ibaresini uzun yıllardır kullandığı iddiasının, davacı lehine, sektör kullanımına açık kalması gerektiği düşünülen böylesi bir ibare üzerinde mutlak bir hak oluşturmayacağı, zira mevcut durumda anılan ibarenin nitelik itibariyle, uyuşmazlık konusu mal ve hizmetler açısından herhangi bir iktisadi kaynağı işaret etme yeterliliği bulunmayan bir ibare olduğu sonucuna varılmıştır
Sonuç olarak dava konusu işareti oluşturan sözcük ve şekil unsurunun bütün olarak yarattığı algı itibariyle, reddine karar verilen mal ve hizmetlerde, normal şartlarda, iktisadi kaynak gösterme fonksiyonu bulunan bir marka olarak değil, sektör açısından (echarge şeklindeki İngilizce kullanımından da anlaşılabileceği üzere) yaygın kullanıma konu olan/olması mümkün bir işaret olarak algılanacağı, bu tür yaygın kullanıma konu olan/olması mümkün işaretlerin sektörün devamlılığının sağlanması ve gelişimi açısından tek bir iktisadi kaynağa bırakılmasının isabetli olmayacağı, davacı tarafın ilgili sektörün öncü girişimcilerinden olmasının, anılan ibare üzerinde tekel oluşturması ve sektörde faaliyet gösteren/göstermesi muhtemel 3. Kişilerin bu ibareye yönelik her türlü kullanımını kısıtlar mahiyette sonuçlar yaratabilecek bir tescil elde etmesini kendiliğinden sağlamayacağı, nihai olarak işaretin bütününe hakim unsurların yarattığı algı itibariyle 6769 s. SMK 5/1-b maddesi anlamında kaynak gösterme fonksiyonunun mevcut olmadığı görüş ve kanaatlerine varılmıştır.
6769 s. SMK 5/1-c maddeleri uyarınca değerlendirme:
Kanunun 5/1-c maddesi ise “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler” in marka olarak tescil edilemeyeceklerini düzenlemektedir. 556 s. KHK döneminde 7/1-c maddesinin doğrudan karşılığı olan bu düzenlemeye göre bir işaretin 5/1-c kapsamında değerlendirilebilmesi için, mal veya hizmetin karakteristik bir özelliğini, vasfını, amacını hiçbir özel zihni çabaya mahal bırakmadan, mal veya hizmet ile olan sıkı ilişkisi sebebiyle derhal düşündürmesi ve akla getirmesi gerekmektedir.
Görüleceği üzere işaretin, söz konusu mutlak ret nedeni kapsamında kalıp kalmadığının, başvuru kapsamındaki emtialar ile işaret arasındaki ilişki gözetilerek değerlendirilmesi gereken bir husus olduğu aşikardır. Zira işaretin, ilgili mal ya da hizmetin bir özelliğini ifade edip etmediği değerlendirilirken, başvuru kapsamındaki mallar / hizmetler esas alınmak durumundadır. Çünkü bir mal / hizmet için tanımlayıcı nitelikte olan bir kelime, başka bir mal / hizmet için tanımlayıcı olmayabilir. Örneğin; meyveler için nitelik belirten “taze” kelimesi elektronik cihazlar için; akaryakıt ürünleri için cins belirten “diesel” ibaresi pantolonlar için herhangi bir özellik belirtmemektedir.
Dolayısıyla bir işaretin ayırt edici olup olmadığı ya da cins, çeşit, vasıf bildirici mahiyet taşıyıp taşımadığı hususunun başvuru kapsamındaki emtialar bakımından topyekün bir şekilde ele alınarak incelenmesi doğru olmayıp her bir emtia bakımından ayrı ayrı değerlendirmede bulunulması gerekmektedir.
Yukarıda dava konusu ibarenin bir bütün olarak yarattığı algı ayrıntıları ile açıklanmış olup işaretin redde konu mal ve hizmetler bakımından ayırt edicilikten yoksun/kaynak gösterme kabiliyetine haiz olmadığı yönünde varılan kanaat, aynı zamanda redde konu mal ve hizmetler bakımından da 5/1-c maddesi uyarınca doğrudan tanımlayıcı olduğu sonucuna sebebiyet vermeyecektir. Zira 5/1-c maddesi kapsamındaki değerlendirme temel anlamda başvuru kapsamındaki mal ve hizmetler ile anılan ibare arasındaki kavramsal ilişki gözetilerek yapılması gereken ve bu anlamı itibariyle ilgili mal veya hizmetlerin cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmalardan biri olup olmadığıdır.
Bu halde dava konusu ibarenin daha önce izah olunan sahip olduğu bütünsel algı itibariyle yalnızca 12. Sınıftaki “Motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil) ve bu taşıtlar için motorlar” ve 35. Sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil) ve bu taşıtlar için motorlar” mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” ile 37.sınıftaki “Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu)” açısından, satılan malın/sunulan hizmetin aynı zamanda bir çeşidini/cinsini belirtir niteliğe haiz olduğunu gösterir bir işaret olduğu, söz gelimi bir otomobil üzerinde “...” ibaresinin gören tüketicinin, otomobilin elektrikli ve şarj edilebilir bir özelliğe sahip olduğunu düşünebileceği, “...” ismi ile gerçekleştirilen satış faaliyetlerinde yine “şarj edilebilir araçların, şarj istasyonlarının“ satışının yapıldığı algısının edinilebileceği, keza yine servis istasyonlarında bu ibare ile karşılaşan tüketicinin “elektrikli araçlar için şarj servisi” bulunduğu izlenimi edinebileceği değerlendirilmiştir. Bununla birlikte sair mal ve hizmetler açısından ise esasen 5/1-c maddesi kapsamında aranılan bir ilişki içerisinde olduğundan bahsedilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
6769 s. SMK 5/1-ç maddeleri uyarınca değerlendirme:
6769 Sayılı SMK madde 5/1-ç bendinde “Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler.” tescil edilemez hükmünü içermektedir. Bu düzenleme marka hukukuna hakim olan öncelik ve bir markanın tek bir sahibi olması ilkelerini ifade eder.
6769 Sayılı SMK madde 5/1-ç bendine göre, aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer markaların tescil edilmesi mümkün değildir. Bu durum mutlak ret sebeplerinden biridir. Mutlak ret nedenleri Türk Patent tarafından re’sen İncelenmekte ve bu tür bir tescil engeli görüldüğü takdirde kurumca marka tesciline izin verilmemektedir. Ayrıca bu düzenleme aynı mal ve hizmetlerle ilgili bir tescil engelidir.
Buna göre dava konusu başvuru'nun "...+şekil" ibaresinden oluştuğu, başvuru kapsamından "Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalatihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri." hizmetlerin bulunduğu, redde mesnet markaların ise 2017/77016 sayılı "..." ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 35.sınıftaki "35.sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalatihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil). Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar. Dekoratif mıknatıslar. Metronomlar. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)" hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, davacıya ait dava konusu marka kapsamından çıkarılan emtialar, başvuru kapsamında 35. Sınıfta reddine karar verilen hizmetlerin tamamı ret gerekçesi marka kapsamında da birebir aynı şekilde yer aldığı tespit ve kabul edilmiştir.
Dolayısıyla somut uyuşmazlık bakımından tartışma konusu olan nokta, markaların aynı veya ayniyet derecesinde benzer olup olmadıklarıdır. Değerlendirme konusu mutlak ret nedeni ile ilgili olarak uygulamada aranılan kriterleri örnekleme amacıyla, markaların aynı ya da ayırt edilemeyecek kadar benzer olma kriterinden bütünsel algı itibariyle kısmen dahi uzaklaşmış olmaları mutlak ret gerekçesinin varlığını ortadan kaldıracaktır. Bu uzaklaşma genel anlamda ya görsel bütünlüklerindeki farklılaşmadan ya da ek sözcüklerdeki ayırt edicilikten kaynaklı da olabilecektir.
Somut olayda ise dava konusu marka şeklinde olup yukarıda da açıklandığı üzere mavi bir fon üzerinde üst kısımda, tüketicilerin elektronik cihazlardan (özellikle cep telefonu, kulaklık, şarjlı süpürge vb. nitelikteki şarj ile çalışan elektronik cihazlardan) aşina olduğu “şarj seviye çubukları” ile birlikte tasarlanmış bir araba görseli ile bu görselin hemen altında “...” kelimesinden oluşmaktadır.
Redde gerekçe marka ise hiçbir görsel unsur taşımaksızın kelimesinden oluşmaktadır. Bu çerçevede her iki markanın da “...” ibaresini ortak olarak taşıdığı görülmekle, 5/1-ç maddesinin uygulanabilirliğinde salt kelime unsurlarının ortaklığının yeterli bir kriter olmadığı, taraf markalarının özellikle görsel anlamda birbirlerinden somut bir şekilde uzaklaştıkları, markalarda kullanılan her iki logonun, renklerin ve hatta sözcüklerin yazımında kullanılan harf karakterleri ile oluşturulan görsel algının tamamen farklılaştığı, markaların bütün olarak birbirini çağrıştırır hiçbir ortak özelliğinin dahi olmadığı, bu haliyle markaların 5/1-ç bendi anlamında Yüksek Yargı kararları ışığında aranılan aynı ya da ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olma kriterinden özellikle görsel anlamda ciddi şekilde uzaklaştığı, markaların esas unsurları itibariyle taraf markaları arasında bir benzerlik halinin var olduğu şüphesiz olmakla birlikte var olan bu benzerliğin, karıştırılma ihtimaline dayalı nispi ret gerekçeleri çerçevesinde değerlendirilmesinin yerleşik yargı kararları gözetildiğinde de daha isabetli olacağı değerlendirilmektedir. Görsel tasarım algısının da oldukça önemli olduğu pazarlama iletişiminde davacı markasının, ret gerekçesi markanın kurumsal kimlik unsurlarıyla 5/1-ç maddesi açısından yeterli düzeyde farklı olduğu değerlendirilmektedir.
Nihayetinde karıştırılma ihtimali kapsamında yapılması gereken geniş anlamdaki bağlantı kurduracak ölçüde benzerlik karşılaştırmasının, oldukça dar yorumlanması gereken 5/1-ç maddesi yönünden de yapılmasının maddeler arasındaki farkı ortadan kaldırarak önceki tescil sahibi lehine geniş bir korumayı re’sen sağlayacağı, bunun ise çoğu zaman kendi markasını koruma gereği/ihtiyacı dahi duymayan ya da markasını tescili kapsamındaki mal ve hizmetlerin bir kısmında ya da tamamında artık kullanmayan, atıl durumda bırakmış hak sahiplerinin re’sen korunması gibi bir sonuç ortaya çıkardığı, halbuki 5/1-ç maddesi ile amaçlananın bu olmadığı, birbiri ile birebir aynı olmayan, farklı görsel unsurlar veya ek ibareler içerir markaların 5/1-ç maddesi kapsamında değerlendirilmemesi gerektiği, neticesinde dava konusu başvuru ile redde gerekçe marka arasında işaretler bakımından aynı/ayırt edilemeyecek derecede benzer olma şartının oluşmadığı görüş ve kanaatlerine varılmıştır.
Başvuru Konusu Markanın Kullanım Sonucu Ayırt Edicilik Kazanıp Kazanmadığı Hususunda Yapılan Değerlendirme:
Mevzuatta yer alan ve kullanım sonucu ayırt ediciliğe ilişkin istisna niteliğindeki düzenleme uyarınca “bir marka, başvuru tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mal veya hizmetler bakımından bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmışsa bu markanın tescili birinci fıkranın (b), (c) ve (d) bentlerine göre” reddedilemez. Bu düzenleme kapsamında ayırt edici nitelik kazanma; ticaret hayatında kendini kabul ettirmiş, kendine bağlamış, kendisini onunla tanıtmış olma, o işaretin, o işareti kullanan işletmeye ait olduğunu ticaret alanında kabul ettirme anlamına gelir.
Ayırt edici olmayan bir markanın kullanım yoluyla ayırt edici hale gelebilmesi için kullanım, tanıtım ve reklam harcamaları o kadar yoğun ve fazla olmalıdır ki, artık o marka veya işaret söz konusu olduğunda bir ürünün, hizmetin ya da ticarette herkesin kullandığı, malların karakteristik özelliklerini, cins veya çeşidini gösteren işaretler değil bir firmanın mal ve hizmetini gösterir bir işaret olduğu algılanmalıdır. Bir başka anlatımla, kullanım yoluyla ayırt edici hale geldiği savunmasının kabul edilerek, serbest kullanımdaki bir sözcüğün veya işaretin bir kimsenin tekeline verilebilmesi için başlangıçta ayırt edici olmayan, bir ürünün cinsi, çeşidi, ticarette herkesçe kullanılan bir ad veya işaret, bu anlamından uzaklaşmalı ve bunu kullanan firma ile özdeşleşmelidir. Bu halde marka sözcük anlamından uzaklaşarak ondan bağımsızlaşarak ikinci bir anlam kazanmaktadır.
Bu tür işaretler her ne kadar başlangıçta ayırt edici değillerse de sonradan yoğun kullanım ve tanıtım sonucunda artık bir firma ile özdeşleşir, cins, tür, nitelik bildirmek yerine bir firmanın mal ve hizmetini gösterir hale gelirse bunların marka olarak tescili mümkün olmaktadır.
Bununla birlikte yürürlükte olan mevzuattaki düzenlemeye bakıldığında, kullanım sonucu ayırt edicilik kazanılıp kazanılmadığı iddiasının, “başvuru tarihi” itibariyle esas alınması ve değerlendirilmesi gerektiği ifade olunduğu görülmektedir. Somut olay açısından ayrıca incelenmesi gereken bir diğer husus da davacı yanın işlem dosyasına sunduğu delillerin, davacı markasının kullanım neticesinde ayırt edicilik kazanıp kazanmadığı hususunu ispata yeterli olup olmadığı husunda yönelik değerlendirmedir.
Davacı yanca işlem dosyasına “...” anahtar kelimesi ile Google arama motorunda yapılan arama sonuçlarında ilk sırada çıktığına ilişkin ekran görüntüsü, 5/1-ç maddesi uyarınca redde konu marka ile farklı alanlarda faaliyet gösterdiklerine yönelik ekran görüntüleri, müvekkilin “...” markası altındaki faaliyetlerine yönelik internet sitesi ve sosyal medya hesaplarında yer alan bir kaç adetten ibaret paylaşım görselleri gibi delillerin sunulduğu, sunulan bu sınırlı sayıdaki delilin davacı marka başvurusuna konu işaretin, daha baştan özgünlüğü bulunmayan böylesi bir işaretin yoğun kullanım sonucunda ayırt edici hale geldiği değerlendirmesi açısından yeterli görülmesi mümkün deliller olmadığı, bu halde davacı marka başvurusuna konu işaretin kullanım yoluyla ayırt edicilik kazandığı kanaatine varılamadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne, TÜRKPATENT YİDK'nun ... sayılı kararının başvuru kapsamındaki 35.sınıf “ Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” hizmetler yönünden kısmen iptaline, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-TÜRKPATENT YİDK'nun ... sayılı kararının başvuru kapsamındaki 35.sınıf “ Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” hizmetler yönünden kısmen iptaline,
3-Fazlaya ilişkin istemlerin reddine,
4-Alınması gereken 80,70 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Reddedilen kısım itibariyle AAÜT uyarınca davalı kendisini vekille temsil ettirdiği için 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak belirlenmesine, davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 2.581,38 TL yargılama giderinden payına düşen 1.290,69 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanının davacı üzerinde bırakılmasına
8-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK'nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/11/2022
Katip ...
¸
Hakim ...
¸
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.
Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 172,90-TL
Posta Masrafı 108,48.-TL
Bilirkişi Masrafı 2.300,00.-TL
Toplam 2.581,38.-TL
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!